Hall Pass

Genre : Comedy, Romance
Director : Bobby Farrelly, Peter Farrelly
Year : 2011

Owen Wilson'ı hiçbir zaman saç telinden ayak parmağına komedi olan filmlerin içinde görmeyi haz etmedim. İçinde drama ya da romance (hatta korku) olan komediler onun için daha doğru tercihler. Komedi için yalnızca nidaları iyi. Gross-out bir komedi için iyi bir tercih olabilir ama bu adam komik değil, bunu artık birileri fark etmeli. Sudeikis ise Hall Pass'te de her zamanki gibi kötüydü. Ondan daha kötü olanlar ise ikilinin eşlerini oynayan kişilerdi. Özellikle Christina Applegate 100 yıl geçmesine rağmen hala rol yapmayı öğrenememiş. Bunun dışında Nicky Whelan ve Richard Jenkins başta olmak üzere tüm yan roller baştaki 4 isimden de iyiydi. Aslında filmde komedi dünyası ve drama dünyası şeklinde iki dünya oluşturuldu. Drama dünyasındaki beyzbol ekibi ve kadınlar drama yetenekleri olmadığından çok sırıttılar. Komedi dünyasındakiler ise mimik ve kelimelerden çok şok etmeye dayalı olan Farrelly mizahına uygun eğlenceli performanslar sergilediler.

Müzikler gelenekselin dışında farklı bir damak tadının ürünüydü. Eskiden çok dinlediğim parçaların teker teker partide çalınması hoş bir sürpriz oldu.

Bilmem kaçıncı kez filmlerinde tuvalet sahnesi kullanan Farrelly kardeşlerin artık çıtayı biraz yükseltmeleri gerekli. Ya aynılar ya da kısalıyorlar hiç uzadıklarını görmedim. Sayısız film çekmelerine rağmen hala afişlerde Dumb&Dumber'ın yönetmenlerinden diyorlar. Gerekirse biraz ara verip başyapıtlarıyla karşımıza çıkmalarının zamanı çoktan geldi.

Hall Pass'te beni rahatsız eden noktalardan biri de bir olayın gizli kalması oldu. Bir komedide böyle bir şeyin olmaması gerekliydi.

* Casting, Acting : 4.5
* Script : 4
* Directing, Aura : 5.5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6


                                5.2



The Girlfriend Experience

Genre : Drama
Director : Steven Soderbergh
Year : 2009

Soderbergh'in dilediği gibi hareket edip en rahat çalıştığı filmi bu olmalı. ''Escort'luk yapan bir kadının ekonomik kriz günlerinde yaptıkları'' şeklinde olaya bakılırsa pek de ilgi çekici gelmeyebilir. Bu tür filmler birçok kişi tarafından sayısız kere kaleme alındı. Bu filmde farklı olan, ana temayı; bütünlüğü üzerinden açık açık verir gibi dururken, içinde aslında bıçak kadar keskin duygular barındırması.

Sasha Grey'in bir adult movie star'ı olduğunu düşünülürse en kolay becerebileceği karakteri canlandırmış. Performansı 1-2 sahne dışında gayet iyiydi. Filmde kimsenin iyi acting skill'ler göstermemesi ve neredeyse tek kadın olması da öne çıkmasında bir etken. Belki de çoğumuzun onun başarısız olacağını düşünmemizden oluşan yargının bir buz kütlesi gibi kırılmasından faydalanmıştır. Evet, paketin içinden ufak bir hediye çıktı ve bu beni de şaşırttı.

Filmin anlatımı, kurgusu ve çekimleri bir belgeseli andırdığından senaryosunu yerden yere vurmak doğru değil. Tıpkı title'da bulunduğu gibi Soderbergh'in bir bar sandalyesi üstünde muhtelemen sarhoşken yapmaya karar verdiği bu proje, Sasha Grey'in de tıpkı Chelsea'yken istediği gibi daha da ileriye gitme arzusuyla birleşmiş. Buna izleyicide oluşan garip duyguları ve client'ları da eklersek bu film, baştan sonra herkes için bir ''deneyim''.


The Girlfriend Experience yıllardır gördüğüm en iyi afişe sahip.

* Casting, Acting : 6
* Script : 5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6


                              6.0



The Dictator

Genre : Comedy
Director : Larry Charles
Year : 2012

SBC Scorsese'nin Hugo'sundan sonra bir kez daha başrole geri dönmüş halde karşımızda. Bu sefer; gerçekte yer almayan, Arapçavari bir dil kullanan ülkenin diktatörü rolünde. Film, Borat kadar olmasa da Brüno'dan çok daha iyi. Tabii yine yaramaz çocuğumuzun her kesimi rahatsız eden söylemleri mevcut. Bu sefer başlıca iki takıntısı kadınlar ve İsrail.

''Give a man a fish and you feed him for a day...''e yapılan gönderme muhteşemdi. Filmde SBC'e eşlik eden Anna Faris'i ilk defa doğru bir cast'ta gördüm. Onun için yazılan güzel kız ya da eli ayağı düzgün başrol oyuncusu rollerinden saçımı başımı yoluyordum. Koltuk altı kıllarıyla beraber SBC ile muhteşem bir ikili oldular.
 

Sanat değeri düşük, güldürme kabiliyeti yüksek bir film.


* Casting, Acting : 5
* Script : 5
* Directing, Aura : 5.5
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 6


                                5.7



Rango

Genre : Animation, Adventure, Comedy
Director : Gore Verbinski
Year : 2011

Karakterler arası duygular aktarılamamış. Senaryoda çatışmalar yaratmak için öne çıkan bir kötü karakter yazılmamış. Rango ve kasaba hayvanlarına yakınlık hissetmek mümkün değil. Pixar'ın geldiği noktaya bakılırsa Rango'daki animasyon seviyesi 2002-2003 yıllarından kalma. Başka filmlere ve karakterlere gereğinden fazla, çok çok fazla gönderme var (neredeyse yalnızca diğer filmlerle dalga geçmek için yaratılan komedi filmleri kadar). Hedef kitle ve ortaya çıkan sonuç uyuşmuyor. Rango'nun kız arkadaşı Avatar'dan fırlamış gibi. Bu kadar kötü bileşenden oluşan filmin hoşuma giden tek sahnesi elbette Star Wars oldu. Onun da nedeni sound miksajının iyi olmasıydı.

Ne Depp iyiydi ne Oscar'ı alabilecek başka bir film vardı; ne Verbinski animasyondan anlıyor, ne de Nickelodeon bu siklette.

Sıfır duygu ve antipatik karakterlere son 10 yılda gördüğüm en kötü senaryo eklenmiş (animasyonlar arasında) ve Django'nun animated version'u Rango doğmuş. Dua edelim de devam filmi gelmesin.

* Characters : 3.5
* Script : 2
* Directing, Aura : 4.5
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 4.5


                               3.9



RocknRolla

Genre : Action, Crime, Thriller
Director : Guy Ritchie
Year : 2008

Guy Ritchie istikrarlı bir şekilde kötü gidiyor. Bu filmde de gidişatı bozmamış. 


RocknRolla'da gene gangster'ler, çalınan eşyalar ve eskisi kadar olmasa da British accent var. Birkaç kötü denemeden sonra başarıyı yakaladığı tarza geri dönmenin hayallerini kurmuş olacak ki film, Lock, Stock and Two Smoking Barrels 3 gibiydi. Kısa kesilen sahneler sayesinde sürat kazanan kurgu ve buna uygun müzikler filmin dikkkat çekici özelliğiyken bunun dışında hiçbir şey kayda değer gözükmedi.

Tarantino'yla kıyaslandığı dönemden oldukça uzaklaşan yönetmen artık farklı bir şeyler deneyip, sahip olduğu müzik video'su tecrübelerini de kullanarak yeni bir yol çizmeli. Bu şekilde olmayacağı apaçık.

Bu kadar tempolu olup uzun sürmesine rağmen sıfır karakter gelişimiyle filmi bitirmek de özel bir yetenek ister. Filmin kötü senaryonun eğlenceli tek kısmı ise ''ölümsüz Ruslar'' sahnesiydi.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 4
* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 6.5
* Naked Eye : 6


                              5.7



Groundhog Day

Genre : Comedy, Romance, Fantasy
Director : Harold Ramis
Year : 1993

80'ler sinemasının ruhunu veren '93 yapımı Groundhod Day'in başrollerinde Bill Murray ve o dönemin ünlü oyuncularından biri olan Andie MacDowell yer alıyor. TV kanalında hava durumu sunuculuğu yapan Phil'in (Bill Murray) Punxsutawney adlı şirin kasabaya günübirlik çekim için gitmesiyle başlayan yolculuk düşündüğü gibi gelişmez ve her gün aynı günü yaşamaya başlar. Hep 2 Şubat'ın yaşatan Groundhog Day
çoğu otorite tarafından bir komedi klasiği olarak görülmekte.
 
Fikir olarak eğlenceli duran bu özgürlükten ana karakterin bunalmasına pek anlam veremedim. Çıkış noktası ''her gün aynı günü yaşayan adam'' olunca herkesin kafasında türlü türlü fikirler oluşuyor. Filmi beğenen, linear düşünen iyimser insanlar ''Ben olsam şunu yapardım. Peki ya sen?'' diyenler. ''Neden şöyle yapmıyor? Ne kadar saçma.'' diyen kişiler de benim gibi non-linear'cılar olsa gerek.

Sürekli aynı görüntüleri kullanıp izleyiciyi minimum düzeyde sıkmak bir hayli zor bir iş. Harold Ramis bu konuda yapabileceğinin en iyisini yapmış. Oyuncuların da aynı sahneleri tekrar tekrar oynayıp bize değişen duygularını aktarabilmesi önemliydi.

Kimilerinin en eğlenceli, en yüz güldüren, en az sıkıldığı film olan Groundhog Day yer yer beni sıkmayı başardı. Dönemin kalburüstü filmlerinden biri olsa da ''klasik'' mertebesine ulaşması mümkün değil.

* Casting, Acting : 7
* Script : 6
* Directing, Aura : 7.5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6.5

                               6.6



X - Loong Boonmee raleuk chat

Genre : Drama, Fantasy
Director : Apichatpong Weerasethakul
Year : 2010

The Tree of Life'ın Asyalı kardeşi diyebileceğimiz Uncle Boonmee, Terrence Malick'in filminden yaklaşık 1 saat daha kısa sürdüğü için yalnızca copy/paste yapıp yazabileceğimiz Apichatpong Weerasethakul'a teşekkür ediyorum. Bu azap daha da uzun sürebilirdi. Tahminen Budist olan yönetmen kardeşimiz eziyetinin süresini kısa tutarak daha az ''ah'' almayı hedeflemiş. Ancak buna rağmen her ne kadar izleyiciye bir şey anlatmak istemese de anlatmak istediği olmayan şeyi daha kısa süre zarfında da anlatmaya çalışabilirmiş.

Karnından işeyen adamın tek normal karakter olduğu filmde; balıkla sevişen prenses, maymunla sevişip kocaayak olan adam ve çaya gelen hayalet gibi karakterler mevcut. Normalde bu garip karakterleri duyacak olsam büyük bir çoğunluk gibi filmden uzaklaşmak yerine filmi izlemek isterdim. Temponun çok ağır olması ve aslında bir senaryonun var olmaması yüzündendir ki bu garip karakterler drama'da eğri durmuş.

Ağaçtan toplanan meyvelerin o tatlı köpeğe verildiği sahne filmin ne yazıktır ki en güzel sahnesiydi. 100 dakika içinde 1 dakikası güzel olan bu film Palme d'Or ödülünün sahibi. Anlaşılan Cannes jurisi Nuri Bilge Ceylan'a ilk ödül verdiği günden beri kendine gelemiyor.

Sözün özü gene her şeye rağmen ''Asyalılar yapıyor abi.'' diyebildim, sinekleri çatır çatır yok eden o muhteşem elektrikli aleti görünce. Belki de bu film o aleti dünyaya pazarlamak için çekilmiştir.  Yarın öbür gün gazetelerde ''Tim Burton Hong Kong'dan 1.000.000 adet sinek kızartma raketi ithal etti'' başlığını görürseniz şaşırmayın.

* Casting, Acting : 3
* Script : 2.5
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 1
* Naked Eye : 2


                               2.5



Django Unchained

Genre : Adventure, Western
Director : Quentin Tarantino
Year : 2012

Tarantino'nun son filmi Django Unchained karısına kavuşmak isteyen bir kölenin ve bir bounty hunter'ın hikayesi. Title'daki ''Unchained'' bunun bir remake olmadığını belirtmek için eklenmiş olabilir. Kadroda yer alan ve 50 yıl önce Django karakteriyle büyük beğeni toplayan Franco Nero haricinde dikkatimi çeken bir İtalyan olmadığı için bu filmin Spagetti Western olarak sınıflandırılması da yanlış.

En çok ödül toplayan özelliği senaryosundaki storytelling ve diyaloglar kusursuz. Bazı kısımları canımı sıksa da özenli bir şekilde 3 saate yayıdırılan giriş, gelişme ve sonuç filmin izlenebilirliğini kolaylıştırmış. Bunda elbette müthiş sinematogrifinin ve temposunun da katkısı var. Ve gene elbette Leonardo Di Caprio ve Samuel L. Jackson'ın. İki başrol ödülleri toplasa da Di Caprio ve Jackson ikilisinin olduğu sahnelerde film zirve yaptı.

Hiphop ve western, zenci kovboylar gibi akla yatkın olmayan kavramları deneyen Tarantino'nun film sonunda ''Filmdeki hiçbir ata zarar gelmemiştir.'' yazısı çok hoşuma gitti. Umarım bu denetlemeler isteğe bağlı değil zorunlu hale getirilmiştir ve her film sonunda bu tür yazılarla uğurlanırız. Haneke'yi uzun süre reddetmemin nedeni de buydu.

Filmde, bir video oyunu olan Red Dead Redemption'ın neredeyse her sahnede izlerini görmek mümkün. Atların vurulduğu ve bağlandığı, 10 kişinin 1 saniyede kurşuna dizildiği sahnelerde deja vu'lar yaşadım. Hele bir de 100 elk'i bir arada gördüğüm sahne yok muydu... Servet dedim, servet!

* Casting, Acting : 8.5
* Script : 7
* Directing, Aura : 8.5
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 7.5


                               7.9



The Sitter

Genre : Comedy
Director : David Gordon Green
Year : 2011

David Gordon Green'in bu kadar büyük bir değişim göstermesine anlam veremiyorum. Bu durumla ilgili kısa bir de şiirim var.

Geleceği parlak görülen bir indie filmciyken;
drama'larından bıkmış gibi,
sanki o kadar süre rol yapmış gibi
sürekli bu tür komedilere adadı kendini.
Acaba tanıştığı kişiler mi yoksa para mı onu bu duruma itti?

Tıpkı Pineapple Express ve tam emin olamasam da Your Highness'ta olduğu gibi gene uyuşturucu içeren bir film. Bozuk dil ve kötü örnekler de mevcut. Bunları ufak çocukları kullanarak yapan David Gordon Green'in bir hedef kitle karmaşası yaşıyor. Çocukları izlemek istesem neden bir Jonah Hill filmi izliyeyim? Bu kadar slang'lik olacaksa çocukların filmin merkezinde ne işi var? Ya da daha net bir taraftan bakarsak. Bu film kimlere göre? Bu filmin hedef kitlesini lütfen bana açıkla, Bay Green.

Senaryo bir komedi için çoğu kesimi rahatsız edebilecek cinsten. Film boyunca bunu fark ediyorsunuz. Çocukların değişimi ve muhteşem gözüken bir hanım kızımızın (filmin etkisinde kalsam zenci derdim) Jonah Hill'den paldır küldür hoşlanması pek gerçeğe uygun gelmedi.

Jonah Hill olmasa pek tahammül edilebilecek bir film değil.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 4.5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 6
 

                                5.7



Intimacy

Genre : Drama, Erotic, Romance
Director : Patrice Chéreau
Year : 2001

Ne filmdeki sevişmeler ne de oyuncuların performansı, görüntü yönetmeni Eric Gautier sayesinde Intimacy dikkat çekici bir filme dönüşmüş. Bu ismi daha sonra Paris, I love you ve Into the Wild'ta da gördük. Yönetmen koltuğundaki Chereau ise Intimacy ile ilk İngilizce filmiyle karşımızda.

Hikayemiz Britanya havası, az ışık ve bol filtre sayesinde oldukça kasvetli bir atmosferde geçiyor. Mutlu olmayan iki yetişkinin Çarşamba günlerini bir odada sevişerek geçirip hayatlarına devam etmelerini anlatıyor. Hikaye çok daha geliştirilebilirmiş. Bu haliyle içmenize değil de yalnızca tatmanıza izin verilmiş gibi duruyor. İyi bir konu, iyi çekimler, iyi oyunculuk ama nedendir bilinmez vasat bir film. Yan hikayeleri ve yan karakterleri (kocası hariç) garip buldum. Gerek adamın eski karısıve çocukları gerek o 2 erkek arkadaşının filmde işlevleri neler anlayamadım.

2-3 açık sahne içeren izlenebilecek bir sanat filmi. Ama boş tabloya bakıp sanat diyenlerin sanatından değil, içinizi ferah tutun. Bu, içinde güçlü duygular barındıran cinsten.

* Casting, Acting : 7.5
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 7.5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6.5


                               6.8



Love and Death

Genre : Comedy
Director : Woody Allen
Year : 1975

Diane Keaton ve Woody Allen ikilisiyle yaşamın nedenleri, savaş ve ölüm üzerine uzun metrajlı bir parodi. Bir tiyatroyu andıran Love and Death Rusya'da başlayıp savaş sonrası Fransa'da son buluyor. Filmde canlandırdığı pasifist karaktere rağmen savaşa katılan Woody, büyük kahkalara değil de gene alışıldık minik kıkırdamalara yol açıyor.

Akıllıca yazılmış bir senaryoya sahip olan filmin tiyatral değeri düşük seviyede. Love and Death'e kişisel tatmin filmlerinden biri de diyebiliriz. Zaten Woody'nin eski dönem filmleri arasında pek farklılıklar yok. Hepsinde sorunlar ve çözümler birbirine benziyor ve çoğu filmi aynı seviyede.

Subjectivity is objective.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 5.5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6.5


                               6.4



XX/XY

Genre : Drama, Romance
Director : Austin Chick
Year : 2002

Ruffalo ve karısı da olmasaydı bu bitmek tükenmek bilmeyen 90 dakika nasıl geçerdi hiçbir fikrim yok.

Film iki bölümden oluşuyor. Bir aşk üçgeninin (hatta dörtgen, altıgen, sekizgen...) sunulduğu kısım ve yıllar sonra bu kişilerin tekrar karşılaşmalarını içinde bulunduran kısım. İlk yarısı için yorum bile yapmaya gerek yok aslında. Austin Chich menage a trois içeren birkaç film izlemiş olacak ki böyle saçma bir şeyle karşımıza çıkmaya karar vermiş. Önce sıfır duygu içeren ve kimin kimle neden birlikte olduğunu anlayamadığımız bir senaryo yaratmış. Sonra Mark Ruffalo'yu kafalamış ve başrolü bir ''ünlü''ye vererek dikkatleri üzerine çekmiş. Sonunda da yersiz bir title koyup havalı gözükmeye çalışmış. Evet, bir sci-fi olsaydı havalı olabilirdi ya da en azından bir komedi. Bu haliyle hem drama/romance hem dikkat çekmeye çalışan bir title birlikteliği bayağılık doğurmuş.

İkinci bölümde ise Ruffalo ve partneri sayesinde ergenlik filmimiz daha oturaklı bir drama'ya dönüşüyor. Yine de iyi olduğu söylenemez ama kabus gibi bir başlangıcın ardından buna da şükür. Tarkan-Şımarık bile çaldı filmde artık gerisini siz düşünün. Menage a trois ve Şımarık...

Filmin belki de en güzel sahnesi cafe'deki 20'lik sahnesiydi. Bu sahne, 5-10 dakikalık da olsa filmi sevmeme ve ilgimi yöneltmeme sebep oldu.

* Casting, Acting : 4.5
* Script : 3.5
* Directing, Aura : 2.5
* Ease of Viewing : 3
* Naked Eye : 3.5


                              3.4


Skhizein

Genre : Animation, Short
Director : Jérémy Clapin
Year : 2008


Yeni başlayanlar için sürrealizm.

İnsanların inanılmaz bir şekilde ne olduğunu anlamaya çalıştığı ve neredeyse tüm insanoğlunun yanlış yorumladığı 13 dakikalık bir kısa film. 


Filmle ilgili ne düşündüğümü öğrenmek isteyen bir arkadaşımın ricasıyla izledim. Elimden geldiğince spoiler vermeme taraftarıyımdır ama onunla konuştuktan sonra ve insanların ne tür yorumlar yaptıklarını duyduktan sonra ve herkesin bu filmi izleyip, konuştuğunu öğrendikten sonra kısa süreli bir şok geçirdim. Yine de kaba olmıyayım da dünyayı aydınlatayım. Filmde bahsi geçmeyen kesimin filmden yanlış sonuçlar çıkaran kesime filmde bahsi geçen oranı yani %1 soruyor:

Bir meteor çarpması sonucu yalnızca anten ve camdaki insan mı etkilenir?
Durumu herkesin anlayabilmesi için filmin adı illa Şizofreni mi olmalıydı?
Meteorun size ya da binanıza isabet etme olasılığı %1 olabilir mi?
Böyle bir sorun yaşayan kişiye çevredekilerin tepkileri bu kadar sıradan mı olur?
Bir arabayla bir meteoru takip edip yakalamak mümkün mü?



''Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.''


 

Sembolizm içeren, sözüm ona düşündüren ve mood'a uygun müzikleri olan bu havalı animasyonun; iç burkan ruhu, evrensel bir dili var. Ama gözü teleskopta ama suratı binada falan filan diyerek Picasso'nun daha fazla kemiklerini sızlatmaktan vazgeçin.

* Characters : 6
* Script : 8.5
* Directing, Aura : 8

* Ease of Viewing : 8.5
* Naked Eye : 8.5


                               7.9

Kingpin

Genre : Comedy
Director : Bobby Farrelly, Peter Farrelly
Year : 1996

Karakteristik bir oyuncu olan Woody Harrelson'ın dahil olduğu filmleri izlemek benim için hep güzel deneyimler olmuştur. Bu filmde de bir bowlingçi olarak karşımızda. Sinema tarihinde pek bowling filmi olmamasından dolayıdır ki bu film bowling filmlerinin kralı konumunda. Harrelson dışında tüm antipatikliği üstünde olan Bill Murray ve korku filmlerinden tanıdığımız Lin Shaye dikkat çekiciydi. Mide bulandıran ev sahibi rolünde ara ara belirdi. Bu 3 isim dışındaki herkesin yarından tez yok oyunculuğu bırakması şart. Bu kadar kötü oyuncuyu birlikte görmek büyük şansızlık.

Farrelly kardeşler standart üstü mizah anlayışlarını bu filmde de göstermiş. Kingpin öyle sizi kırıp geçirecek bir komedi değil. Hatta bir kara komedi olarak bile görülebilir. Beklenmedik ve absürt olaylarla dolu, seyir zevki yüksek bir film. Eli olmayan bir bowling oyuncusu fikri gerçekten merak uyandırıcı.

* Casting, Acting : 5
* Script : 6
* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 6.5

                                 6.4


Land of the Lost

Genre : Comedy, Sci-Fi, Adventure
Director : Brad Silberling
Year : 2009

Eski ve saçma bir diziden yola çıkılarak oluşturulan bu filmde büyük senaryo boşlukları mevcut. Bunun dışında bilgisayar desteğiyle oluşturulan görüntüler başarısız ve kostümler yetersiz. Filmi beğenip beğenmemek biraz da ondan ne beklediğinize bağlı. Sanatsal yönden herhangi bir beklenti içine girmeyip yalnızca kıkırdamak istiyorsanız bu film size göre. Ne zaman ki filmi irdelemeye başlarsanız o zaman elinize yapışıp kalıyor.

Will Ferrell'i çok seven biri olarak bu bol kahkaha içeren sci-fi'den beklediğimi aldım. Kahkaha atacağıma inanıyordum ve bol bol kahkaha attım. Anlamsız ama komik, sci-fi ama eğlenceli. Kaldı ki sci-fi olsun da taştan olsun diyenlerdenim.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 6.5


                               6.2



Man on Wire

Genre : Documentary, Biography
Director : James Marsh
Year : 2008

Şimdilerde yerinde olmayan Dünya Ticaret Merkezi ikiz kulelerinin arasına bir tel çekip gökyüzünde yürüyen Philippe Petit'nin hikayesi. 1974 yılında gerçekleşen bu olay tıpkı söylenildiği gibi yüzyılın en büyük artistic crime'ı olabilir. Bu yolda ona inananlar kadar inanmayanlar ve sonradan cayanlar da olduğunu görülüyor. Petit filmde, denemelerle başlayıp asıl olayla zirveye çıkıyor.

En iyi belgesel dalında almadığı ödül kalmayan Man on Wire ''bazı anları'' olsa da fazlasıyla overrated. Ayrıca bir belgeselden çok bitmek bilmez bir reklam filmi gibi. Posterine baksanız 1.5 saatlik işkenceden kurtulursunuz. Kaldı ki, zaten hepsi o.

* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 4
* Naked Eye : 5.5
 

                               5.3

Blair Witch 2 - Book of Shadows

Genre : Horror, Crime, Mystery
Director : Joe Berlinger
Year : 2000

Serinin devam filminde de ilgi çekici olaylar olmaya devam ediyor. Kaybolan üç kişinin izini süren yeni grubumuzu da sürprizler bekliyor.

Her ne kadar Razzie'ye damgasını vurmuş olsa da kesinlikle o kadar da başarısız bulmadığım Book of Shadows'u ilk filmi beğenenler mutlaka izlemeli.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 6
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6


                              

                               5.7

Stardust

Genre : Adventure, Comedy, Family, Fantasy
Director : Matthew Vaughn
Year : 2007

Claire Danes'i ve oyunculuğunu bir hayli beğenirim. Bu fantastik filmde de özellikle ondan memnun kaldım. Bunun dışında Robert De Niro'yu da böyle bir rolde izlemek hoş oldu. Artık yaşlanan kurtun bu tip rollerle karşımıza çıkmasına şaşırmamamız gerekiyor. Genre'larda genelde fiziksel özellikler ve yaş büyük önem taşır. Bir şişmanı romance'de yaşlı bir oyuncuyu da aksiyon filmlerinde görmek çok nadir gerçekleşir.

Dünyaya düşen yıldızlar, büyüler, uçan gemiler... güzel yaratılmış hayali bir dünya, karşınızda Stardust.

* Casting, Acting : 8
* Script : 6
* Directing, Aura : 7.5
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                               7.1



Çılgın Dershane

Genre : Comedy
Director : Faruk Aksoy
Year : 2007

En kötü filmden bile daha kötü bir film olabilir mi sorusunu cevaplamak için Faruk Aksoy'un denemeler yaptığını farkındayım. Bir an önce sinemayı bırakmazsa birçok kötü film olmuş olacak. Sayesinde ''en'' zarfının kullanılması güç olmaya başlandı.


İlk bakışta American Pie'ın çok daha rezil version'u gibi dursa da o kadar bile değil aslında. Bol bol çıplak kadın görmek için erotik filmler yerine izlenebilir. Mute ve fastforward eşliğinde tabii.

* Casting, Acting : 1
* Script : 1
* Directing, Aura : 1
* Ease of Viewing : 2
* Naked Eye : 1.5


                              1.3



Güneşi Gördüm

Genre : Drama
Director : Mahsun Kırmızıgül
Year : 2009

Güneşi Gördüm'de farklı konulara da değinen Mahsun'un bu filminden böyle bir başarı beklemiyordum. Beni şaşırttığını itiraf etmeliyim. Filmin, oldukça profesyonel bulduğum hikaye yazım teknigini, oyuncu performanslarını ve kurgusunu beğendim. Eksik kalan kısım ise kısa süre içerisinde çok şey anlatmaya çalışırken,
bazı sahnelerin gereksiz olup, konuyu saptırması.

Filmlerini pek takip etmesem de en iyi işini çıkartmış olma ihtimali yüksek olan eski şarkıcının, gün geçtikçe daha da iyiye gideceğini düşünüyorum. New York ve sinema eğitimi yaramış, aynen devam.

Afişe ''Hakuna Matata'' yazmayı unutmasaymış iyiymiş.


* Casting, Acting : 7.5
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6

                                6.6

Osmanlı Cumhuriyeti

Genre : Comedy, Drama
Director : Gani Müjde
Year : 2008

Komediden çok güzel bir drama olarak görüyorum Osmanlı Cumhuriyeti'ni. Oldukça milliyetçi biri olarak böyle bir filmde bile ağlamayı basardım. İlginç senaryosu sayesinde dikkatleri üzerine çeken filmde konumuz ''Ya Atatürk olmasaydı?'' 


Ata Demirer, Vildan Atasever ve Sümer Tilmaç ile bir Gani Müjde komedisi.
 

* Casting, Acting : 4.5
* Script : 6
* Directing, Aura : 4.5
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 5


                          

                              5.1


Acı Aşk

Genre : Romance, Drama
Director : A. Taner Elhan
Year : 2009

Birçok kez ''Yok artık!'' dememe neden olmuş, Zeki Müren'den Beni Terketme adlı şarkıyı keşfetmemi sağlamış, Woody Allen'ın Vicky Cristina Barcelona'sı tadında diyaloglara ve garipliğe dayalı bir film Acı Aşk. Eleştirelere kulak tıkayıp rahat rahat izleyebilirsiniz. Emin olun insanların ölüp bittiği o salak ''romantik'' filmlerden çok daha romantik. Bunun yanında da drama ve absürtlük olunca ilgi çekici bir film haline geliyor. 


Sonları hariç Türk Sineması'nın kalbur üstü örneklerinden.

* Casting, Acting : 6.5

* Script : 6
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 6.5


                               6.6


Kanal-i-zasyon

Genre : Comedy
Director : Alper Mestçi
Year : 2009

Filmin ilk bölümleri hayli eğlenceli olsa da ikinci yarısı için ayni fikirde olduğumu söyleyemem. Okan Bayülgen'in geçmişteki ünlü ''Cam Silicileri'' skeçleriyle başlayan film daha sonra sürpriz gelişmelere sahne oluyor. Farklı mizahi ve güzel oyuncu kadrosuyla zamanınız bolsa izleyebileceğiniz bir Türk filmi.

* Casting, Acting : 4
* Script : 5
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 4.5


                                

                         4.7


The Machinist

Genre : Drama, Thriller
Director : Brad Anderson
Year : 2004

The Machinist, temposuyla beni 70'lere götürürken hikaye de 90'lara özgü, o dönemden firlamış gibi. Onlarca kilo vermiş Bale, tek kişilik bir gösteri sergiliyor. Insomnia'nin zararlarını elbette hepimiz biliyoruz. Ancak 1 yıl boyunca hiç uyumamanın pek mümkün olduğuna inanmıyorum. Bu daha çok 3-5 gün ya da 1 hafta ile sınırlı kalan bir rahatsızlık olmalı. Karanlık ve ilgi çekici bir sunumdan sonra vakanın insomnia olması filmi abartılı ve tahmin edilebilir bir noktaya getiriyor. Insomnia ile ilgili biraz bilgi sahibiyseniz filmde neyin nasıl gelişeceğini kestirmeniz hiç de zor değil.

Kurgusu ve sinematografisi son derece iyi olan filmin düşük bütçeli olduğunu öne sürmek mantık dışı. Başroldeki oyuncu büyük paralar aldıktan sonra bir film, nasıl düşük bütçeli kalmayı başarabilir ki?

Özetle, izlenebilecek bir psikolojik gerilim. En azından Christian Bale in it.

* Casting, Acting : 7.5
* Script : 6
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7.5


                                 7.2


The Tall Man

Genre : Mystery, Horror, Crime, Drama
Director : Pascal Laugier
Year : 2012

Laugier'in önceki filmlerine pek benzemeyen The Tall Man, korku filmi gibi başlayıp bazı twist'ler sonrası bambaşka bir havaya bürünüyor. İyi ve kötü değişkenine rağmen gene de ilginç bir film olduğunu söyleyebilirim.

Filmde atmosfer ve sunum başarılı ama senaryoda o kadar boşluklar var ki geçer not almasını imkansızlaştırıyor. Kaldı ki senaryo sorunsuz bile olsaydı film bittikten sonra kendi kendinize ''Şöyle şöyle biri ya da birileri var şu nedenle şunları yapıyor.'' dediğinizde temanın ne kadar aptalca olduğunu fark edebilirdiniz. Yani hiçbir türlü kurtarır yanı yok.

Korku filmi gibi gözüken ama korkutmayan, aynı gözüken ama farklı olan sonu kötü bu Laugier denemesi biraz gizem ve gerilim arayanlara.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 2.5
* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 4.5

                               4.9

Martyrs

Genre : Horror
Director : Pascal Laugier
Year : 2008

2007 yapımı bir başka Fransız filmi olan A l'interieur'a (Inside) ve meşhur Hostel serisine benzemesine rağmen Pascal Laugier'in filminden çok etkilendim.  Senaryosu ve oyuncuları Inside'dan daha kuvvetli ve Hostel'e göre de daha sanatsal (soundtrack'ler, kurgu, sahne seçimleri vs.) Martyrs'in Irreversible'a benzetilmesi ya da torture-porn olarak nitelendirilmesi komik ve cahilce.

Her zamanki gibi film hakkında hiçbir bilgim olmadan ekran karşısına geçtiğimden olacaktır ki Martyrs beni birçok yerde şok etmeyi başardı. Elbette bu filmden rahatsızlık duyanlar vardır ama benim sinema anlayışıma göre bir korku filmi harfi harfine böyle olmalı. Korku filmleri, beyaz perdede ani beliren nesneler sonucu izleyiciyi havaya firlatmak ya da Hitchcockvari bir şekilde sürekli germekten ibaret değildir. Aynen Laugier'in yaptığı gibi yeni şeyler denenmeli. Bu yeni akım korkularda karşımıza çıkmaya başlayan rahatsızlık duygusu ve psikolojik daralmalar son derece doğru, yerinde hissiyatlar.


Bir kere değil en az 3-5 kere izlenilmeyi hak eden filmin yalnızca iki kusuru var. Bu kadar ''connected'' bir senaryo yazılmışken sürenin daha da uzun tutulmaması ve toplantı sırasında film zirve yapmışken kullanılan müziğin John Murphy'nin In the House in a Heartbeat'inin bir kopyası olması. Gerçi bunu bilmezden gelirsek yakışmış ve bunlar kusur sayılmaz o da ayrı mesele.


* Casting, Acting : 8.5

* Script : 8.5
* Directing, Aura : 8.5
* Ease of Viewing : 8.5
* Naked Eye : 9.5


                                8.7



X - Trance

Genre : Crime, Drama, Mystery
Director : Danny Boyle
Year : 2013

James McAvoy'la Rosario Dawson'ı eşlestirmek hangi akla hizmettir bilinmez ancak ortada büyük bir uyuşmazlık söz konusu. Rosario Dawson filmdeki en parlak performansı sergilese de kimyası ve dış görünümü yüzünden filmde eğreti duruyor. Bu nedenle yaşadıkları ve kurdugu ilişkiler de pek mantıklı gelmiyor.

Danny Boyle gene ''orijinal gözüken'' bir script yazdırmayı başarmış. Bu yüzdendir ki filmin ilk yarısı sona erdiğinde içimde büyük umutlar çoktan yeşermişti. Unutulmaz bir deneyim yasşyacağımı düşünüyordum ki filmin ikinci yarısına Rosario Dawson için yazılan saçma karakter ve gereksiz yere twist'ler deneyip ''herkesleşmeye'' çalışan senaryo damga vurdu. Bu durum umutlarımı soldurdu. Büyük beklentilerimi karşılıkksız bıraktı. Az da olsa hayal kırıklıgı yaşattı. Çok daha iyi bir sonuç alabilecekken gittikçe kötüye gidilmesini kabul edemiyorum. 

Kisa süre de olsa 2 kere karşımıza çıkan Rosario Dawson'ın female frontal nudity sahneleri olmasa da olabilirmiş. Filme yalnızca edebiyatta da pek sevmedigim ''gereksiz derinlik'' katıyor. Bunu ''Sabahlari yeşil çay içmeyi severdi.'' ya da ''Dişlerini günde 9 defa fiıçalardı.'' seklinde de yapabilirmiş. Yani oraya her şeyi koyabilirmiş. Shaved fetish; filmle alakasız, yersiz bir betimleme olmuş.

Paranızın hakkını sonuna kadar veren Trance'in en unutulmaz özelliği hiç süphesiz tüylerimi diken diken eden soundtrack'leriydi. Görüntü ve müzik, hareket ve vurgu daha iyi sevişemezdi. Rick Smith'e yaşattıgı kulak orgazmı için teşekkür ediyorum.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 7
* Directing, Aura : 9
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 7.5


                                 7.6



Gamer

Genre : Action, Sci-Fi, Thriller
Director : Mark Neveldine, Brian Taylor
Year : 2009

Gamer bize distopik bir dünyanın kapılarını açıyor. Idea olarak oldukça havalı duran filmimiz dakikalar ilerledikçe senaryosu (özellikle karakter gelişimi) ve kurgusu yüzünden büyük sıkıntılar çekmeye başlıyor. Oyunların tanıtımı 3-5 dakika sürerken, Gerard Butler'ın içeri nasıl düştüğü 1-2 dakikalık bir sahneyle bizlere sunuluyor. Bunun dışında kalan 75-80 dakikada ne olduğunu anımsamak şimdiden çok güç. O kadar altları doldurulmamış karakterler var ki senaryoyu 4 yaşında bir çocuğun yazmış olabilecegi ihtimali akla geliyor.

Gamer, iyi olabilecekken beceriksiz ellerde heba olmuş.

* Casting, Acting : 4
* Script : 2.5
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 4.5


                                 4.0



Ink

Genre : Fantasy, Action
Director : Jamin Winans
Year : 2009

Bir aile hikayesini masalsı bir anlatımla Storyteller'ların ve Incubi'lerin çarpışmasına çeviren Jamin Winans, 2009 yılında yönettiği bu düşük bütçeli filmle dikkatleri üzerine çekmeyi basşrdı. Ink'teki anlatım o kadar kuvvetli ki başlarda ''Bu ne be böyle?'' derken sonlarda ''Keşke daha uzun sürseydi.'' dedirtiyor. Yönetmen hiç acele etmeden, elinden gelenin en iyisini izleyiciye sunmuş.

Dijital çekim olması, efektlerdeki sorunlar ve filmle ilgili bir şey bilmeyenler için başlarının son derece anlamsız olması dışında filmin pek bir eksisi bulunmuyor. Artı özellikleri arasında ise yaratmaya çalışılan farklı karakterler, fantastik dünya ve indie filmler için belki de en önemli özellik olan deneysellik yer alıyor.

Ink, ne topyekün insan ilişkilerine değinen indie'lere ne de büyük bütçelerle çekilen fantasy'lere benziyor. Yine arada kalmış.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6.5
* Naked Eye : 6.5

                                6.8


This is 40

Genre : Comedy
Director : Judd Apatow
Year : 2012

Apatow'un son fllmi This is 40'de 40 yaş bunalımları, orta-üst sınıf kabusları ve fazlasıyla doğallık mevcut. O kadar bilindik ve herkesin hayatında yer alabilecek olaylara yer verilmiş ki elle tutulabilir bir senaryo yok gibi gözüküyor.

Evet, kadro filmin en dikkat çekici yanı. Leslie Mann ve Paul Rudd çifti bu tür bir film için iyi duo. İkili, hem yeteri kadar komik hem de 40 yaşın ağırlığını bizlere verebiliyor. Özellikle Leslie Mann'in performansı başarılıydı. Filmde ayrıca Jason Segel, IT Crowd'daki adam ve Megan Fox gibi sürpriz isimler de mevcut. Megan Fox ve ''Güzelliği'' film boyunca ara ara ekranlara gelmekte.

Pek komedi olmayan This is 40 biraz türsüz bir film. Aslında bu çoğu zaman bir avantaj ve dikkat çekici bir özelliktir ancak türsüz diye adlandırdığım filmlerin 90 dakikayı aşmamasına özen gösterilmeli. En nihayetinde bu tür filmleri 15 saatlik de yapabilirsiniz. Daldan dala, türden türe atlayan düşük bir tempoyla. Neredeyse 2.5 saat süren filmin bu uzun süresi ve ''amaçsiz'' senaryosu filmin yeteri kadar iyi olmamasında en büyük etken. Megan Fox tercihi de bu yüzden olsa gerek. Judd Apatow, 20 dakikada bir bir Megan Fox sahnesiyle uyuyanları uyandırmayı denemiş. Tabii Megan 10 kere daha ''Jason'' deseydi film her şeye rağmen 7.1 olabilirdi.

* Casting, Acting : 7.5
* Script : 5.5
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 6.5


                                6.1



Funny People

Genre : Drama, Comedy
Director : Judd Apatow
Year : 2009

Judd Apatow ve Seth Rogen ikilisinin tekrar bir projede yer almaları hoşuma gitti. Knocked Up'tan sonra 40 year old Virgin'la bizi bolca güldürüp, mizah tarzını bize yansıtan Judd Apatow, yeni filmi Funny People'da ise drama'ya öncelik vermiş.

Başrollerden Sandler farklı bir genre'da başarılı olabileceğini bize gösterirken Seth Rogen standart bir oyunculuk sergilemiş. Eric Bana ve filmdeki kadinları ise hiç beğenmedim. Seth Rogen'ın ev arkadaşlarından birini oynayan Jason Schwartzman'ın eğlenceli biri olduğunu iyiden iyiye düşünmeye başladım. Keşke daha çok süre alsa dedirtiyor. Filmde ekarte edilen Jonah Hill ise bu filmden sonra yer aldığı Get Him to the Greek ve Moneyball ile şişko bir komediciden çok daha fazla yeteneği olduğunu kanıtladı.

Diyalogların iyi olduğu Funny People'da olaylar ise bazı yerlerde ''gerçek''ten uzaklaşmış. Bir komediye göre çok uzun tutulmuş gözükse de seyirciyi içine dahil edebilmesi de filmin en büyük artısı.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 6
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                                6.7



Deadline

Genre : Thriller, Horror
Director : Sean McConville
Year : 2009

Something Wicked'ı izleyebilmemizin zor olduğunu düşünürsek Deadline'ı Brittany Murphy'nin son filmi olarak ilan edebiliriz. Filmde Brittany Murphy'e bir baska aynı dönem kadın oyuncularından Thora Birch eşlik ediyor.

Deadline, korku ya da dramdan çok bir psikolojik gerilim. Filmde Haunted Mansion, paranormal olaylar, ''katil kim?'' ve psikolojik sorunlar yaşayan kişiler var. Yani korku sinemasının 3-4 farklı sub-genre'sından azar azar katılıp bir yemek oluşturulmuş. Yönetmenin debut'su lezzetsiz.

Thora'nın Moonlight Sonata çaldığı sahne filmin en güzel sahnesiydi. Buradan çıkarılacak sonuç bu filmin kötü olduğu. Hayatınıza hiçbir şey katmayan bolca tekrarın olduğu, sıradan bir korku klişesi.

* Casting, Acting : 3

* Script : 2.5
* Directing, Aura : 3.5
* Ease of Viewing : 3.5
* Naked Eye : 3.5


                                3.2


21 Jump Street

Genre : Action, Comedy, Crime
Director : Phil Lord, Christopher Miller
Year : 2012

2012'nin en overrated filmlerinden biri olan 21 Jump Street bizlere kahkaha, kovalamaca ve bolca küfür sunuyor. Komedi olarak vasat, aksiyon olarak kötü olan filmimimiz, ancak bir gençlik filmi olarak değerlendirilirse başarılı olduğu söylenebilir. 21 Jump Street'in hayran kitlesi 20 yaş altı kişiler tarafindan oluşacaktır.

Filmde; sürekli tekrarlanan patlama esprileri, belli konularla alakasız olan iki insanın 3-5 günde bahsi geçen konularda başarılı olabilmesi, aşk hikayesinin senaryodaki bir gereklilik gibi görülüp altının boş bırakılıp sunulması (ki bu komedilerde en çok yapılan hatalardan biri), Jonah Hill ve zenci polis hariç kimsenin iyi performans sergilememesi gibi sorunlar mevcut.  Bunlara rağmen Jonah Hill'in önünün açık olduğu bu filmle beraber bir kez daha kanıtlanıyor. Yüksek sesle gülmenize neden olan sahnelerin sayısı hiç de az değil.

90 dakika boyunca gülümsemek yerine birkaç kere kahkaha atmayı yeğleyip, beynim yorulmadan çıtır-çerez bir film izliyeyim diyorsanız 21 Jump Street doğru tercihlerden bir tanesi.

* Casting, Acting : 6
* Script : 5.5
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 6.5


                                6.3



Den Brysomme Mannen

Genre : Dark Comedy
Director : Jens Lien
Year : 2006

Brazil, The Hudsucker Proxy ve After Hours gibi filmleri izlemiş biri olarak bu filmde neler olacağını baştan sona tahmin etmek hiç de zor olmadı. Sayısız ödül kazanan The Bothersome Man'in komik olduğunu ve türe yeni bir şeyler kattığını söylemek mümkün değil. Parmak, tren ve ceset sahnelerini çıkarırsak bu filmde görülmesi gereken başka bir sahne de yok.

Monica Bellucci'yi andıran sevgilisini terk edip hastalıklı gözüken sarışına yanaşan kahramanımız güzel bir sinematografi eşliğinde yeni taşındığı şehri anlamaya çalışıyor.

Fazlasıyla overrated, komik olmayan (hatta sıkıcı) ve tüm filmlerden bir şeyler çalmış bir kara komedi.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 3.5
* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 3.5
* Naked Eye : 4.5


                                 4.7




Coffin Rock

Genre : Thriller
Director : Rupert Glasson
Year : 2009

Çocukları olmayan çift ve bir stalker'ın hikayesine tanık olduğumuz Coffin Rock düşük bütçeli bir Avustralya filmi. Senaryo, yönetim ve müzikler dikkat çekici. Jess ve Evan'ın oyunculuklari ise harikulade. Rupert Glasson'un bu ilk filmiyle benden geçer not aldiğını söyleyebilirim.

Karı-koca rolündeki ikili pek karı-kocaya benzemiyor. Sarışın hubby'ciğin daha yaşlı ve farklı fiziksel görünümde olmasını tercih ederdim. Süper bir ikili (Jess ve Evan) bulmuş cast'ın ''koca'' tercihi karavana olmuş. Tahmin edilebilir olmasına rağmen heyecan verici senaryosuna kesinlikle bir eleştiri getiremiyorum. Çünkü filme bağlanma nedenlerinden belki de en önemlisi buydu.

Kesenin ağzını çok açmasanız bile evet, bazı şeyleri doğru yapınca kötü bir film elde etmek de imkansız.

* Casting, Acting : 8
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6.5


                                7.0