X - Crash

Genre : Drama
Director : David Cronenberg
Year : 1996

James'in karşı şeride girmesi sonucu bodoslama bir kazaya yol açıp elini kolunu sallayarak hayata devam etmesi pek hoşuma gitmedi. Böyle bir şey olduğunda en azından birkaç yılını hapiste geçirmen gerekir. Bu bir uyarlama olduğu için suçlu Cronenberg değil ama hikayenin henüz başında bir gaz kaçağı oluşuyor. Yani iki müstehcen sahne sonrası film büyük bir saçmalıkla başlıyor. Ve o kadar basit kurtulurmuş ki bu durumdan hikaye, yalnızca ufacık bir detay ile... Karşı şeride sokmayıverseydiniz ağzım açık kalabilirdi böyle bir kitaba, senaryoya, filme.

Filmde her türlü parafiliyi görmek neredeyse mümkün. Bir bakıma bir porno olan Cronenberg'in Crash'i tıpkı onlarda olduğu gibi scene-scene ilerliyor. O kadar da değil deyip bir sahnede ileri sarmak zorunda kaldım. Tahmin edilebileceği üzere o sahne beni rahatsız etti. Bana göre ölüleri, arabaları, sakatları elleyip etkilenmek bile normal ama o herkes tarafından normal karşılanan durum hiç normal değil. O yüzden filmden bir sahne hariç hiç rahatsız olmadım.

Elias Koteas (badass), Deborah Kara Unger (karısı) ve Rosanna Arquette'in (sakat kadın) performanslarını beğendim. James Spader'ın da karısın yanında süt çocuğu gibi kaldığı ve dolayısıyla hikayeye mantık kazandırdığı için cast'ta yer aldığını düşünüyorum.

Cronenberg bu filmle beraber belki de bir daha asla gerçekleşmeyecek bir başarıya imza attı. Crash, hem AVN (Adult Video Ödülleri) hem de Cannes'da ödül aldı. Ömrümde gördüğüm en çekici sahne de bu filmde yer alıyor. Pek sıradan olmayan bu filmi çoğu kişi kaldıramaz ama kaldırabilenler için çok özel bir film olacağı apaçık. Yani bu filmden ya nefret edersiniz ya da çok seversiniz. Pek arası yok gibi gözüküyor. Shortbus, 9 Songs ve Brown Bunny gibi filmlerle kıyaslarsak bu bir şaheser. Usta yönetmen Cronenberg'in baş ucu eserlerinden sadece bir tanesi.

* Casting, Acting : 8
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 9.5
* Ease of Viewing : 8.5
* Naked Eye : 9.5


                                 8.6


El Habitante Incierto

Genre : Thriller, Mystery, Drama
Director : Guillem Morales
Year : 2004

Verilen horror tag'lerinden çok bu filmin bir psikolojik gerilim olduğunu belirteyim. Yönetmen koltuğunda ilk filmiyle karşımızda olan Guillem Morales yer alıyor. Tamamı İspanyolca olan filmin gene tamamı kapalı alanlarda geçiyor.

Film bittikten sonra hikayeninin bize öyle miydi yoksa böyle mi dedirtmesini seviyorum. Beyin jimnastikleri her daim iyidir. Bu da yorumu izleyiciye bırakan filmlerden bir tanesi gibi duruyor. Filmdeki 2 kadını da aynı oyuncunun oynaması bile durumu iyice 50-50'ye çevirmiş. (Aslında pek öyle olmasa da)

Gittikçe paranoyaklaşan Felix'in hikayesinde filmin 2. bölümü daha ilgi çekiciydi. İşte o kısımlarda ne kadar da orijinal bir hikaye diyebildim. Yani aşırı dozda klişe olan ilk bölümden sonra aşırı derecede orijinal olan bir 2. bölüm bizlere sunulmuş oldu. Davetsiz Misafir'in ilginç özelliklerinden biri de tansiyonun her geçen dakika azalmasıydı. Diğer gerilim filmlerinden alıştığımız sürekli yükselen tansiyonun yerine bu filmde zaman ilerledikçe kaybolan bir gerilim ve onun yerine artan bir gizem vardı.

Korku filmi izlemek istiyorsanız bu film size göre değil. Gerilim filmi izlemek istiyorsanız da bu film yeterli gerilimi içermiyor. İzlemek istediğiniz şey bir mystery ise bu filmden hoşlanabilirsiniz. Ufak da olsa bir puzzle sunuyor ve çözümünü izleyiciye bırakıyor.
 

* Casting, Acting : 6
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 6.5


                                 6.9


Being John Malkovich

Genre : Fantasy, Comedy, Drama
Director : Spike Jonze
Year : 1999

Filmin title'ı başta kulağa o kadar kötü geliyor ki yıllardır izlemememe yol açıyordu. Kim ne yapsın John Malkovich'i diyordum kendi kendime. Şans eseri fark ettiğim fantasy genre'sını barındırdığı gerçeği sonrası filmi izlemeye karar verdim. Benim düştüğüm hataya düşüp siz de bu filmi izlememezlik etmeyin.

Being John Malkovich Spike Jonze'un ilk uzun metraj deneyimi. Charlie Kaufman gibi bir adamın yazdıklarını çekebilmek hiç de kolay bir şey değil. Debut'sunu başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş. Film bittiğinde müziklerde Carter Burwell ismini görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Kendisi çok beğendiğim bir composer'dır. Ve tabii hakkında fazla söz söylemeye gerek duyulmayan Bay Kaufman'ın senaryosu. İçinde 3-5 falso barındırsa da ilgi çekici bir denemeydi.

Being John Malkovich'in karanlık bir tarafı var. Film, genelde tüm fantasy'lerin bize sunduğu hayal kurma ve mutluluk duygularını pompalayabilse de baştaki 4 karakterimizin dönem dönem sundukları biçare halleri bunun yalnızca bir fantastik komedi olmadığını bizlere gösterdi. John Malkovich'in 3-5 saniyelik geri dönüş sahnesi başta olmak üzere; Cameron Diaz'ın telefonları ve cage sahnesi, John Cusack'ın aklı başından gitmiş çılgın aşık halleri ve Maxine karakterinin sürekli yaşadığı değişimler filmin insanı düşündüren dramatik taraflarıydı.
Cusack ve Malkovich işlerini başarılıyla yapsalar da Cameron Diaz'ın gerek karakteri gerek oyunculuğunda büyük sorunlar vardı. Bana her açıdan zorlama gibi geldi.

Kolaylıkla iyi bir film olarak niteleyebileceğimiz Being John Malkovich finalini de Bjork'ten muhteşem bir şarkıyla yapmış.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 8.5
* Directing, Aura : 9
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 8


                                7.9


Batman

Genre : Fantasy, Action
Director : Tim Burton
Year : 1989

Michael Keaton gibi bir eziğin Batman olmasını kabul edemiyorum. Peter Parker olsa olabilirdi ama Bruce Wayne'in bu kadar dikkat çekmeyen, sıradan ve karizma yoksunu bir tip olması kabul edilemeyecek bir durum. Film kafadan 1-0 geride başlıyor. Senaristlerin de sayesinde o kadar çok Joker'i görüyoruz ki ekranda bu da durumu 2-0 yapıyor. 3-0 olmasını sağlayan ise Jack Nicholson'ın üstün performansı. Yani filmin adı Joker olsa bunlar hoş görülebilirdi ancak film Batman ve serinin başlangıcı. Kim Basinger'ı en iyi görüntüsüyle Michael Keaton'la eşleştirmek de cabası. Bu bahsettiğim özellikler filmin kafamda oldukça değersiz olmasını sağlıyor.

Bilindik hikaye, bilindik film ama Nolan'ın Batman'lerini gördükten sonra mıdır bilinmez, şimdilerde o kadar da iyi bir film olmadığını fark ediyorum.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6


                               6.0



La Hore Cero

Genre : Short, Drama
Director : Gary Alazraki
Year : 2008

Üstünde tartışılabilecek bu 6 dakikalık hikaye Guillermo Arriaga imzası taşıyor. Gary Alazraki kimdir necidir herhangi bir fikrim yok ama maddi desteği ve Arriaga'yı bulabildiğine göre gelecekte kendisinin uzun metrajını da görebiliriz.

Standart üstü bir kısa film.

* Casting, Acting : 6
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 7


                                 

                                 
                               7.1

The Gods Must Be Crazy II

Genre : Comedy
Director : Jamie Uys
Year : 1989

Her şey çocukları kaybolan Xixo'nun yola koyulmasıyla başlıyor. Gene ilk filmde olduğu gibi yabancılar bölgede gezse de hikayedeki savaş gibi anlamsız şeyleri bu sefer minumum seviyeye indirmişler. Biraz garip gelebilir ama bu ikinci film, klasik dedikleri ilk filmden daha iyi, daha eğlenceli.

Aynı kişinin iki düşman taraf tarafından da rehin alındığını ilk defa gördüm. Bu durum bir hayli komik ve yaratıcıydı. Kokarcaya benzeyen hayvanın bitmek bilmeyen takibi de güzeldi. Kısacası bu devam filminde ilk filmdeki zeka özürlü esprileri yerine daha sempatik karelere yer verilmiş. Tabii seyirciyi 3-5 kere güldürebilmek iyi bir film olmak için yeterli mi orası tartışılır.

Bolca hayvan, 3-4 hikaye ve 90 dakikalık bir eğlence.

* Casting, Acting : 6
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 5.5
* Ease of Viewing : 6.5
* Naked Eye : 5.5


                                 6.0



The Gods Must Be Crazy

Genre : Comedy, Action
Director : Jamie Uys
Year : 1980

Slapstick (fiziksel) komedilerden oldum olası nefret etmişimdir. Komedi akıllı olmalı. Komediler kulaklarımıza da hitap etmeli. Komediler keskin bir zekaya sahip olmalı ve bizi bu şekilde güldürmeli. Muza basıp düşen insanları, bu tip sakarları kim neylesin. Dünya popülasyonu böyle düşünmediği için olacaktır ki slapstick komediler her daim popüler. Tabii her şey kapasite meselesi. Bu filmi seven adama In the Loop izlettiremezsin. Bunlar bambaşka zekalara göre bambaşka güldürü araçları.

Bu filmi çocukken izlediğimde bile çok aptalca bulmuştum. Ancak filmin başındaki belgeselvari hava ve kabilenin Coca-Cola şişesiyle yaşadıkları gerçekten promising'di. Narrator'lı sahneler ile Kalahari dışında yaşanan sahneler arasında uçurum var. Demek çocukken de hep ortalarına ya da sonlarına denk gelmişim. Filmin başını çıkarırsanız 1980 yapımı bir Charlie Chaplin filmi olduğunu görebilirsiniz. Çekimlerin kalitesizliği ve müzikler bile bu tanıma uyuyor.

Fikir iyi gibi gözüküyordu ama keşke hep Xixo ve onun kabilesiyle devam etseydi, bir belgesel olsaydı dedirtiyor.
 

* Casting, Acting : 3.5
* Script : 5.5
* Directing, Aura : 2.5
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 4.5


                                  4.3



The Dreamers

Genre : Drama, Romance
Director : Bernardo Bertolucci
Year : 2003

Ne gariptir ki öyle olması istenilse de Dreamers hakkında methiyeler düzülecek bir film değil.  Karakterler de, casting de, öykü de bunun için yaratılmış. Farklı olmakla özentiliği birbirine karıştırmamak gerek. Bu hem Bertolucci için hem de filmin oyuncu kadrosu için geçerli. Hala oyunculara bakınca yönetmeni, yönetmene bakınca oyuncuları görüyorum. Politika ve seks içerikli saçma bir hikayeyi öyle süsleyip püslemişler ki biz farklıyız diye bağırırken bile filmin, hiç de farklı olmadığını kendi ögeleri tarafından bile fark edilemiyor.

The Dreamers; gerçek hayatta bize Menage a trois'yı örneklemesi, içinde yer alan film göndermeleri ve Eva Green'in göğüsleriyle hatırlanacak. Bu filmi 2004 ve 2008'de de izlemiştim. Hiçbir fikrim değişmedi ve artık eminim. The Dreamers kendini bir şey zanneden bir züppeden öte değil.

* Casting, Acting : 6.5
* Script : 4
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6.5
* Naked Eye : 5.5

                                  5.9

Evan Almighty

Genre : Comedy, Family, Fantasy
Director : Tom Shadyac
Year : 2007

Bu sequel için inanılmaz bir bütçeyle yola çıkılmış. Filmin büyük zarar ettiği hala konuşuluyor. Sinema tarihin en pahalı komedilerinden birine bir göz atalım.

Öncelikle ilk filmle kıyaslarsak zenci sekreterin söyledikleri yüzümde gülümsemelere yol açtı. İlk film kadar komik olmadığını düşünenlere bunu söyleyebilirim. Jim Carrey Steve Carell kıyaslamasında ise Steve açık ara ile ipi göğüslüyor. Tanrı rolüne soyunmak daha eğlenceli yapılabilirdi ancak yapılamadı. Şimdi ise Tanrı'yla konuşup canlıları kurtarmak için Nuh olmaktı fikir. Bunun için gerekli olan oldukça büyük bir bütçeydi ve tüm yatırımlar yapıldı. Burda en büyük sorun bunun bir devam filmi niteliği taşıyor olması ve bir Tom Shadyac filmi olması. Eminim bu Nuh'un Gemisi hikayesini Terry Gilliam gibi bir isim başka bir title ile çekseydi en az 2-3 katı hasılat yapılabilirdi. Ama prodüktörlerin istediği bunun bir ''Almighty'' olmasıydı. Yaptıkları ilk hata buydu. Bu filmin komikliklerle dolu olup insanları gülmesi istendi. Bu da yaptıkları ikinci hataydı. Bu filmi büyük bütçeli bir fantasy'ye, history'e, family filmine çevirmek varken onlar bu kadar para harcayıp yola aynı isimle ve komedi filmiyiz biz diyerek devam etmeyi seçtiler. İşbu yüzden bu film başarısız gibi dursa da aslında değildir. Yalnızca hedef kitle seçimi yanlış ve ''beklenilen'' başarıyı yakalayamamıştır.

Steve Carell'ı görmek her zaman beni mutlu ediyor. Filmle ilgili beni tek rahatsız eden kısım sonundaki o aptal danstı. Neden bir sinema filmini ucuzlaştırıp pop kültürünün bir parçası yapmayı çalışırsınız anlamıyorum.

Tom Shadyac gibi bir adamla peynir gemisi de Nuh'un gemisi de yürümez. Bu da size bir ders olsun.

* Casting, Acting : 6
* Script : 6
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 6.5
* Naked Eye : 6


                                 6.1



Bruce Almighty

Genre : Comedy, Drama, Fantasy
Director : Tom Shadyac
Year : 2003

Tom Shadyac ve Jim Carrey ikisilini bir kez daha buluşturan proje fikir olarak ilgi çekiciydi. Tanrı (Morgan Freeman) ile tanışıp onun yerini alan başarısız bir spikerin öyküsü çok daha iyi esprilerle ve geniş bir yelpazede sunulabilirdi. Bu haliyle daha çok sosyal mesajlar içeririkli anlatımıyla mini bir aşk hikayesi. Bu aşk yaşanırken de kahramanımız 3-5 dakikalığına Tanrı oluyor. Tam tersi şeklinde olsaydı çok daha eğlenceli bir film izleyebilirdik. Yalnızca köpek esprileri iyiydi diyebilirim. Geri kalan kısımlar ise ''Bakın bu işler hiç de öyle kolay değil.'' alt mesajıyla geçti ve sıkıcıydı. Bu durum zaten iyi espriler bulundurmayan filmi iyice komediden uzaklaştırdı.
 

Morgan Freeman'ı görmek güzeldi. Carrey ve Aniston ikilisi birbirlerine yakışmışlardı, aralarındaki uyumu beğendim. Steve Carell'ın rolünün daha büyük olmasını isterdim ama bu ikinci filme kısmetmiş.

Bruce Almighty çok şey beklenilen ama az şey veren bir film.

* Casting, Acting : 6
* Script : 5.5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 5


                               5.4



Powder Keg

Genre : Action, Short, Drama
Director : Alejandro González Iñárritu
Year : 2001

Inarritu'nun Amores Perros'tan sonra dünyaca ünlü otomobil firması BMW için çektiği kısa film olan Powder Keg yaklaşık 8 dakika uzunluğunda. Ancak bu 8 dakika içinde size 88 dakikalık hazzı verebilecek kalitede.

Arriaga gene güzel bir nokta yakalayıp olayın üstüne gitmiş. Inarritu gerek araba dışı sinematografilerde gerek yaşanan gerilim sahnesinde kalitesini bir kez daha ortaya koymuş. Filmde yer alan 3 oyuncu da temiz iş çıkarmış. Değinmeden geçemeyeceğim bir konu da müzik. Çok etkileyici olan film müziğine finalde de Una Palabra eşlik etti.

Akıllara kazınması muhtemel line'larıyla Powder Keg bir sniper rifle gibi.

* Casting, Acting : 7
* Script : 8.5
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 8


                              7.8



Crocodile Dundee III

Genre : Adventure, Comedy
Director : Simon Wincer
Year : 2001

Nerden nereye geldik. Crocodile Dundee efsanesi uzun bir ara verdikten sonra berbat bir 3. filmle karşımıza çıktı. Seri, beni kıkır kıkır güldüren ilk filmden TV filmi bile olamayacak bir aksiyona dönüştü.

Dundee çok yaşlanmış ve ekrana yakışmıyor. Karısının sesine çok rahatsız edici bir şeyler olmuş, kulakları tırmalıyor. Film hakkında ise yorum yapmaya bile gerek yok. 2001 yılında çekilip 1990'da çekilmiş gibi duran başarısız bir kapanış filmi diyelim. Hoşçakal Dundee.

* Casting, Acting : 2.5
* Script : 2
* Directing, Aura : 2
* Ease of Viewing : 4.5
* Naked Eye : 2.5


                              2.7



Los Ojos de Julia

Genre : Horror, Thriller, Mystery
Director : Guillem Morales
Year : 2010

Leading rolde Belen Rueda'yı (Mar adentro, El Orfanato) ve producer olarak da Guillermo Del Toro gibi bir ismi görünce ağzımdan sular aka aka ekran karşındaki yerimi aldım. Ne yazık ki Guillermo Del Toro gibi sinemaya yeni boyutlar getiren adamlar beyni, bilgisi, kültürü ve zevki olmayan kişiler sayesinde para kazanabiliyor. IMDd'de yalnızca 10.000 oy almış ve ortalaması 6.5 puan. Bu durum beni daha da mutlu ediyor. Öncelikle sözüm, şu filmde bile paranormal bir şeyler bekleyen kuş kafalılara: Eğitimli gözle, eğitimli beyinle, kültürlü insanla, zeki insanla ve tabii yazarlık-oyunculuk bilen insanla halkın bazı farkları olmalı. İşte bu filmi beğenmeyip düşük puan veren kişiler gerek bu yazıyı, gerek gelecekte yazacağım yazıları takip etmezlerse beni mutlu ederler.

Belen Rueda'yı 3-5 senede bir görmek beni derinden yaralıyor. Önce Amenabar'ın Mar Adentro'sunda yatalak Bardem ile, daha sonra gene bir Del Toro projesi olan El Orfanato'daki anne olarak karşımıza çıktı. İkisinde de dikkat çekici performanslar sergilemişti ancak bu sefer çıtayı o kadar yükseğe çıkarmış ki, bu filmdeki performansıyla sayısız ödül alması gerekliyken genre engeline takıldığı içindirdir ki tıpkı filmdeki gibi ''görünmez'' olmuş tüm dünyaya. Ödül veren kurum ve kişiler fazlasıyla gay karakterli, kendini entellektüel sanan ve yaşı başı olan kişiler olduğundan bir korku filminden çıkıp en iyi oyuncu ödülünü almak pek görülmez. Film boyunca Rueda'nın her sahnesine bayıldım. Diksiyonu muhteşem, sesi muhteşem, duyguları çok iyi bir şekilde geçiriyor ve ruhuyla oynuyor. Ayrıca bu kadının 45 yaşında olduğuna kim inanır. Bu nasıl bir güzelliktir. Umarım yakın gelecekte onu başka filmlerde de izleme fırsatı buluruz.

Yönetmen Guillem Morales ise Del Toro katkısıyla muhteşem bir kurgu ve görüntü yönetmenliği desteğiyle çıkmış yola. Onun da en dikkat çekici yanı verdiği kareler oldu. Pek görülmemiş ama beni çok etkileyen ters perspektifler ve diz altı çekimleriyle ''Ben bir şeyler deniyorum, kendi tarzım var.'' demiş. Foot fetish olan benim gibi kişiler için görsel bir şölen oldu tabii bu diz altı çekimleri. Morales'in de yakın gelecekte filmlerini büyük bir hevesle bekliyorum.

Yazılan öyküde belki en büyük eksi Julia'nın çok önemli bir operasyon geçirdikten sonra hastaneden eve gitmeye diretmesiydi. Yani aptallıklar yaptıkça izleyiciyi de sinirlendirmeyi başardı. Bunun dışında biraz alakasız kalan ufak kız da gerilimi artırmayı başarsa da korku temasından öyküyü az da olsa uzaklaştırdı. Ayrıca son yarım saatte gereğinden fazla twist denenmiş.

Julia's Eyes izlerken bana acı çektirdi. Yeter artık bu gerilime dayanamıyorum dedirtti içimden. Son dönemde izlediğim en iyi gerilim ya da korku demeyeceğim direkt en iyi filmlerden bir tanesi.

* Casting, Acting : 9.5
* Script : 6
* Directing, Aura : 9.5
* Ease of Viewing : 9
* Naked Eye : 8.5

                                 8.5

Crocodile Dundee II

Genre : Comedy, Action, Adventure
Director : John Cornell
Year : 1988


Paul Hogan ve Linda Kozlowski'nin ikinci buluşması Crocodile Dundee 2'de gerçekleşiyor. Bu filmden sonra evlendiklerini ve 25 yıldır evli olduklarını belirteyim. İlk filmden sonra mutlaka bir düşüş bekliyordum ama bu kadar keskin olacağını tahmin etmemiştim. Bir hayli eğlenceli olan ilk filmi adeta mumla arattırıyor.

Hogan dahil tüm oyuncular çok ruhsuz. Sanki hiçbirinin içinde film yapmak yokmuş da kontrat gereği bu işe mecburlar gibi oynamışlar. İntahar sahnesi ve metrodaki Asyalılar'ın sahnesini toplarsak filmde 10 saniye gülebildim.

Seri, adventure ve komediden çok aksiyona çevrilmeye çalışılmış. Bu kadar yavaş tempolu bir aksiyon pek akıl karı değil. İlk filmdeki kamp sahnelerinde yaşanan adventure, ekrana yansıyan hayvanlar da yok. Sözün özü ne komedisi komedi ne aksiyonu aksiyon ne adventure'ı adventure.

* Casting, Acting : 3.5
* Script : 3.5
* Directing, Aura : 2.5
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 4.5


                                  3.9



Crocodile Dundee

Genre : Comedy, Adventure
Director : Peter Faiman
Year : 1986

En meşhur komedi serilerinden bir tanesi. Paul Hogan'a dünya çapında şöhret getiren film Avustralyalı ''avcı'' Crocodile Dundee ve Amerikalı gazeteci Sue Charlton'ın Avustralya'da başlayıp New York'ta son bulan hikayelerini konu ediyor. Avustralya'daki kısımlar da hiç fena değildi ancak Dundee'nin New York'ta yaşadıklarını izlerken kahkahalara boğuldum. Bana biraz Borat'ı anımsatsa da ondaki kadar sığ esprilere yer verilmemiş. Her şeyi tadında veren filmde yaşananlar genel perspektiften gerçek dışı dursa da diyaloglar eğlenceli bir dille başarıyla yazılmış. Genel olarak mutlu edip gülümsemenize yol açmasının nedeni ilginçtir ki filmin içinde hiçbir kötülüğün barınmaması.

Bir komedi sizi sürekli gülümsetip üstüne bir de bolca kahkaha atmanızı sağlıyorsa ondan başka ne beklersiniz ki. Crocodile Dundee hiçbir zaman bozulmayacak müthiş bir mutluluk şurubu gibi.

* Casting, Acting : 7
* Script : 7.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 8.5
* Naked Eye : 7.5

                                  7.5

About Cherry

Genre : Drama
Director : Stephen Elliott
Year : 2012

Lorelei Lee ismini hem yazar hem de prodüktör olarak görünce About Cherry'nin onun hayatı olduğunu düşündüm. Lorelei tıpkı bu filmde bahsedilen yer gibi fetish porn konusunda hayli kabarık bir geçmişe sahip. İşin özü yazarımız hali hazırda aktif olan bir pornocu. Bu filmin ses getirme nedeni ise Heather Graham ve James Franco'nın oyuncu kadrosunda yer almaları.

About Cherry bizlere paraya ihtiyacı olan 18 yaşındaki genç kızın yavaş yavaş porno sektörüne atılıp yeni deneyimler yaşamasını anlatmaya çalışıyor. Ahlak dışı yolculuğu önce fotoğraf çekimleriyle başlıyor. Sonra nerdeyse sektörün başkenti konumunda olan San Francisco'ya taşınması onu izliyor. Film, biraz klasik gözükse de ve anlatmak istediklerini tam olarak anlatamasa da günümüz Amerika'sına ışık tutmuş. Senaryodaki karakter gelişimleri oldukça zayıf kalmış.

Fazla sizi boğmayacak ama pek de bir şey katmayacak vasat bir film.

* Casting, Acting : 5.5
* Script : 5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 4.5


                                5.2


Braveheart

Genre : Biography, Drama, Action, War, History
Director : Mel Gibson
Year : 1995

Mel Gibson'ın Braveheart'ı için söylenecek o kadar şey var ki. Öncelikle 3 saat boyunca beni sıkmamak günümüzde çok büyük kitlesi olan Lord Of the Rings'te bile mümkün olmadı. Bu film her geçen dakika ağırlığını daha da hissettiriyor. Hikayeye katılan her yeni karakter yeni bir şeyler ekliyor. Öyküde çok fazla entrika olması biraz pembe dizi havası verse de insanda merak duygusu uyandırıyor. İlk 30-40 dakikada William Wallace'ın çocukluğunu izleyoruz. Sanırım en yavan kısımlar da bu bölümdeydi. Durmadan tekrarlanan ve hiçbir değişim göstermeyen müzik, kız çocuğuna benzeyen ve babası ölünce ağlıyor mu gülüyor mu belli olmayan berbat bir çocuk oyuncu, saçma geçişlerle dolu bir editing'in ardından filmin giriş kısmı sona eriyor. 

40. dakikadan sonra bir anda 40'lık Mel Gibson karşımıza çıkıveriyor. Bir süre bu rol için çok yaşlı olduğunu düşündüm. Keşke yalnızca yönetmen koltuğunda olsaymış da başkası oynasaymış William Wallace rolünü dedim. Daha sonra koskoca oyuncu kadrosunda tek topallayanın o olduğunu fark ettim. Yani Mel Gibson ve Mel Gibson'ın çocukluğunu çıkarırsak tüm karakterler başarılıydı. Bu bölümlerde Mel Gibson'ına anlamsız bir şekilde çiçek veren kız çocuğu da büyümüştü. Ve ne gariptir ki o da gayet kötü bir oyunculuk sergiliyordu. (Burada yazacağım şeyi müthiş spoiler niteliği taşıyacağı ve hala köylerde, kasabalarda bu filmi izlememiş bireyler olduğunu ve gelecek kuşakların da bu filmden zevk almalarını sağlamak adına yazmıyorum.)

Filmin son yarısı ise tek kelimeyle 10-10-10-10'luk gelişiyor. Muhteşem müzikleri ve unutulmaz senaryosuyla beni kendine hayran bıraktı. Garip bir film Braveheart; başları berbat, ortaları iyi, sonları harikulade olan.

Birçok ödül alsa da filmin editing'inin iyi olduğunu düşünmüyorum. Sinematografiyi ise ayakta alkışlıyorum. Sophie Marceau'nun güzelliğine hayran kaldığımı belirtip, İskoç cephesine ''island''dan katılan Stephen'a da beni fazlaca güldürdüğü için teşekkür ediyorum.

Her ne kadar gerçekleri yansıtıp yansıtmadığı tarafımdan pek bilinmiyor olsa da dramatize edilmiş bu kahramanlık hikayesine İskoçya-İngiltere'den çok Mavilere-Kırmızılar olarak görüp bu filmi yüksekte tutuyorum.

* Casting, Acting : 7
* Script : 8.5
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 9


                                 8.1


Hugo

Genre : Adventure, Drama, Family
Director : Martin Scorsese
Year : 2011

Chloe'ya hayran olduğumu her fırsatta belirtirim. Bir başka hayran olduğum, yönetmen Scorsese'yle birlikte ortak bir projede yer almaları hoşuma gitti. 


Başroldeki ufaklık ve yan rolleri çok başarısız buldum. Ben Kingsley bile iyi bir performans sergileyememiş. Filmin cast'ında tek ayakta kalabilen isim aynı zamanda filmi de izlenebilir kılan Sacha Baron Cohen.

Film, bazı bilmediğim tarihi detayları bana öğretti. Georges Melies'in olduğu sinema tarihinin mini bir özeti olan kısımlar oldukça ilgi çekiciydi. Hugo sayesinde neden sinemayı bıraktığını öğrenmiş oldum. Akımların değişmesi de Dünya Savaşı sonrası gayet normal. Savaş, korku ve komedinin doğuşunun habercisi oldu. Bu öğretici tarihi bilgiler dışında filmi beğendiğimi söylemem pek mümkün değil.

Scorsese görsel açıdan beklenenden fazlasını sunsa da ''beklenen'' filmi bu sefer bize sunamamış.

* Casting, Acting : 6
* Script : 7
* Directing, Aura : 8.5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 6.5


                                 6.8


The Amazing Spider-Man

Genre : Action, Fantasy, Adventure
Director : Marc Webb
Year : 2012

Tobey ve Kirsten ikilisine oranla yeni Spider-Man'imiz ve Emma Stone bu roller için çok daha uygun. Charlie Sheen'in babası Martin Sheen'i de Amca rolüyle izlediğimiz film Raimi'nin Spidey'sine rakip olabilecek kalitede.

Hikayede çoğu kısım aynı olsa da bazı ufak değişikliklere gidilmiş. 2. filmin de çekildiğine dair haberler geliyor. 500 Days of Summer'dan sonra bir indie movie'den blockbuster'lığa soyunan yönetmen Marc Webb'in Chris Nolan kostümü giymesini istiyorum. Chris Nolan kostümünü giyen Webb kendi Spider-Man'ini sahnelere sunar. Böylece tıpkı Batman'den Dark Knight'a geçiş serisinde olduğu gibi Spider-Man serisi de büyük bir değişime uğrar ve çok daha güçlü hale gelir.

Raimi'nin filmleriyle kıyaslarsak Amazing Spider-Man'de daha çok para harcanmış olmasına rağmen efektleri ve animasyonları fazla amatör buldum. Bu kadar büyük paralar harcanıyorsa ve tamamen isimsiz bir cast ile yola çıkılıyorsa bundan çok daha iyi bir film yapman gerekli. Büyük ölçüde para kazanmak için çekilen bu son dönemdeki 4. Spidey filmi umarım 5. filmdeki bazı şeylerin daha kaliteli olmasına önayak olur.

Raimi'nin Spider-Man'ine göre kamera arkasında daha kötü olsa da baştaki duo'suyla kamera önünde aradaki farkı komiklik ve sempatiklikle kapatıyor. The Amazing Spider-Man eğlenceli bir vizyon filmi.

* Casting, Acting : 7.5
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                                  6.8



Eternal Sunshine of the Spotless Mind

Genre : Drama, Romance, Sci-Fi
Director : Michel Gondry
Year : 2004

Bu filmi The Butterfly Effect'ten ayırıp bir adım daha öne koyan en büyük faktör Kate Winslet. Elijah Wood, Kirsten Dunst ve her ne kadar bu filmde öyle olmamaya çalışsa da Jim Carrey gibi isimler filmi fazlasıyla Hollywoodlulaştırıyor.

Charlie Kaufman'ın yazdığı her şey altın değerinde. Bunu Confessions of a Dangerous Mind'da ve Adaptation'da tüm dünyaya göstermişti. Eternal Sunshine of the Spottless Mind'da yaptığı ise sınırları zorluyor. Yönetmen Michel Gondry farklı, yaratıcı ve kusursuz bir senaryo teslim almış. Böyle bir filmi sahneye koymak pek kolay iş değil. Gondry elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış. Muhteşem olmasa da standart üstü bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Ama filmin kurgusu sanki her şeyin bir tık önüne geçmiş. Anlık duyguların sesi olmaya başaran müziklerinin bile.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind gelmiş geçmiş en iyi film olmasa da uzun süre akıllardan çıkmayacak ve şu an benim yaptığım gibi 3, hatta 4. kez izlenebilecek bir film. 

* Casting, Acting : 7
* Script : 9.5
* Directing, Aura : 9.5
* Ease of Viewing : 9
* Naked Eye : 9.5


                                 8.9



The House Bunny

Genre : Comedy, Romance
Director : Fred Wolf
Year : 2008

Joe Dirt ve Grown Ups'ın yazarı Fred Wolf bu sefer kendini yönetmen koltuğunda denemiş. Grown Ups gelmiş geçmiş en kötü senaryolardan birine sahipti. Joe Dirt'e ise katlanabilme nedenim yalnızca David Spade'di. Bu iki başarısız filme imza atıp bir üçüncüsüne daha imza atması bundan böyle Fred Wolf adını gördüğümde kaçmama sebep olacak. İsa ve çetesi tarafından yetenek dağıtılırken bu Amerikan vatandaşı neredeymiş çok merak ediyorum.

Yönetmenden başrole geçtiğimizde ikinci bir şokla karşılaşıyoruz o da Anna Faris! Ne olur sinemayı bırak Sevgili Anna. Seni ekranda gördüğüm her saniye bende mide bulantısına yol açıyor. Sarah Mason adlı düşman rolündeki sarışına sempati duymama yol açacak kadar nefret ettiğim bir insansın. 12 yaşında yaramaz erkek çocukları gibi bir ses tonun ve iğrenç bir görüntün var. Oyunculuğun için yorum yapmaya bile gerek yok. Çok yüksek seviyelerde iticisin, çirkinsin ve yeteneksizsin.

Film boyunca seksilikle ilgili yakından uzaktan hiçbir şey görme fırsatı bulamıyorsunuz. Evet, bu Playboy içerikli bir film ve içinde partiler, kutlamalar barındırıyor. Ancak The House Bunny hiçbir şeyin doğru olmadığı bir proje. Sonucunda da berbat bir film ortaya çıkması gayet doğal. Üstüne para da verseler izlemeyin.

* Casting, Acting : 2
* Script : 1.5
* Directing, Aura : 1

* Ease of Viewing : 3.5
* Naked Eye : 1.5

                                 1.9


Amour

Genre : Drama, Romance
Director : Michael Haneke
Year : 2012

Hayatı tüm gerçekliğiyle gözler önüne seren moral bozucu filmlerden biri. Seyircilerin yerini aldığı sahne olsun, bacak jimnastiği yapılan sahne olsun hepsi Haneke imzası taşıyordu. Evet, gene farklılığını ortaya koymuştu Avusturyalı yönetmen. Beklenmedik bir anda gene beni şok etmesi de onun sinemasında alışıldık bir tarz.

80'lerini yaşayan iki ihtiyarın yalnız ve izole hayatlarını anlatıyor Haneke son filmi Aşk'ta. Çaresizlik, umutsuzluk, sevgi, bağlılık, utanç ve gurur filmin önemli detaylarıydı. Bu duyguların hepsi sırayla sahneye koyuldu. Tek bir mekanda çekilip bu kadar yavaş tempoyla aktarılmasına rağmen film kendini pek sıkmadan izlettirdi.

Hastalarla, yatalaklarla ilgilenip sonunda bu garip hisleri hisseden o kadar çok kişi var ki. Hikaye bu yüzden çok sıradışı gelmedi. Yabancı dil olup en iyi senaryo Oscar'ına aday olması Academi üyelerinin çoğunlukla 80-100 yaşında olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Fazla abartılmaması gereken yaşlılık ve burjuvazi üstüne hoş bir film.

* Casting, Acting : 8
* Script : 6
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                                7.2



La Voyage dans la Lune

Genre : Short, Adventure, Sci-Fi
Director : Georges Méliès
Year : 1902

Gerek cast'ın kalabalıklaşması gerek dekora ve sete harcanan paranın artmasıyla birlikte Ay'a Seyahat ilk büyük bütçeli film olma özelliği taşıyor. Ayrıca o dönem yapılan 2-3 dakikalık filmlerden sonra 10 dakika barajını aşabilmiş tek film de buydu.

Bir grup insanın Ay'a yaptığı yolculuğu konu eden film birçok kurgu örneğini de içinde barındırmış. Ayın sağ gözüne isabet eden roket ise sinema tarihinin en tanınmış ve unutulmaz karelerinden biri. Belgesel ve deneme çekimlerinden sonra kurgusal sinemanın en görkemli örneği olmayı başaran film, sinemanın günümüzdeki konumuna gelmesinde önemli bir rol üstlenmiş.

Her ne kadar Sci-Fi genre'sı verilmemiş olsa da gözümde her zaman Science Fiction'ın öncüsü olacaktır. Ay'dan Dünya'ya düşmek nedir ya diyerek bunu sorgulamayacağım.

* Casting, Acting : 6
* Script : 9
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 7


                                 7.2



La Lune à un mètre

Genre : Short, Fantasy
Director : Georges Méliès
Year : 1898

Fransız yönetmen yaklaşık 15 yıl boyunca yüzlerce kısa filme imza attı ve bu filmlerin konuları Ay, yaratıklar ve keşfetmek idi. 19. yüzyılın son çeyreğinde başlayan sinema tarihine adını altın harflerle kazıyan Georges Melies bundan yüzlerce yıl sonra da yaptıklarıyla hatırlanmaya devam edecektir.

Bu deneysel filmde de o kadar alakasız şeyleri bir araya getirmiş ve açıklama olmadan anlamak o kadar zor ki, bu absürtlüğü yüzünden beğenimi kazandı. Bu filmi kafası iyiyken yapmış olabilme ihtimali var.

Youtube'da bile izleyebileceğiniz 3 dakikalık bir kısa film.

* Casting, Acting : 6
* Script : 6
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 7


                               6.4



Ace Ventura: When Nature Calls

Genre : Comedy
Director : Steve Oedekerk
Year : 1995

Steve Oedekerk'in ne kadar kötü bir yönetmen olduğunu söylerek söze başlamak istiyorum. Sırf nasıl kötü yönetmen olunurun örneğini görebilmek için bile izlenebilir. Bunun dışında ilk filmden bile kötü bir film olduğunu düşünürsek Ace Ventura 2'nin de ne kadar başarısız bir film olduğunu anlayabiliriz.

Tükürük sahnesini izlediyseniz televizyonu kapatıp hayatınıza devam edebilirsiniz çünkü koskoca filmde tek komik sahne oydu. İlk filmde de son derece ucuz bir mizah vardı ve hoşuma gitmemişti ama bunda o da yok. Jim Carrey'nin o dönem bize sıradışı gelen güzel saç stili hariç aklımda filmle ilgili hiçbir şey kalmayacak.

Aptalca yazılmış, berbat yönetilmiş ve Jim Carrey'nin maymunluklarıyla dolu 1.5 saatlik bir çile.

* Casting, Acting : 3
* Script : 2
* Directing, Aura : 1
* Ease of Viewing : 2
* Naked Eye : 3


                               2.2



Ace Ventura: Pet Detective

Genre : Comedy
Director : Tom Shadyac
Year : 1994

Çok sıkıcı bir film değildi ancak Ace Ventura beni yakalamayı başaramadı. Filmin türü komedi olunca en azından 3-5 kahkaha attırması gerek ama bu esprilere gülebilmek için çok düşük bir mizah seviyesine sahip olmalı. Klasik Jim Carrey hareketlerini görme fırsatı bulduğumuz filmin baştan sona biraz saçmalık olduğunu düşünüyorum. Sanki olayların çözüldüğü son sahne akla gelmiş ve üstüne gerisi tasarlanmış gibi.

İkincisi de çekilen filmin Jim Carrey'nin kariyerinde önemli özelliği çıkış filmi olması. Bunun dışında hiçbir dikkate değer tarafı yok. Tek güzel sahne olan maskotla yaptığı kavga sırasında ekrana nefretle baktığım için o bile değerini yitirdi.
 

* Casting, Acting : 5
* Script : 5
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 4
 

                               4.6


Majo no takkyûbin (Kiki's Delivery Service)

Genre : Animation, Family, Adventure
Director : Hayao Miyazaki
Year : 1989

Kiki'yi diğer çocuklardan ayıran özellik onun cadı olması. 13 yaşına geldiğinde kedisi Jiji'yle beraber evden ayrılıp maceralara atılıyor.

Kiki's Delivery Service ilk dönem Miyazaki filmlerinden. Oldukça kolay bir anlatımı ve doğal bir tabiatı var. Karşılaştığı 3-5 aksilik gayet güzel yazılmış. Beklentim baştaki karakterle sorunlar yaşamasıydı ancak olmadı. Hikayede kötü karakter olmaması bana ilginç geldi. Bu kötüsüz çizgifilmde bolca aksilik ''çatışma'' olarak Kiki'nin karşısına çıkıyor.

Film bittiğinde yüzünüzde hafif tebessüm kaldığını fark edeceksiniz. Evet, Kiki eski de olsa hala kendini izlettiriyor.

* Characters : 7
* Script : 7
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                                 7.2


Highlander

Genre : Action, Fantasy, Adventure
Director : Russell Mulcahy
Year : 1986

''Don't lose your head''den yola çıkan koskoca fantastik bir dünya. Keşke 1 saat daha sürseydi de Sean Connery'yi daha fazla görebilseydik. Christopher Lambert'ın üstüne yapışmış Connor MacLeod rolüyle izlediğimiz Highlander, 80'lerin sonuna ve 90'lara damgasını vurmuş filmlerden bir tanesi. Ölümsüz bir kılıç ustasının günümüze kadar gelen hikayesini konu ediyor.

80'lerin müzikleri ve karanlık atmosferini içinde barındıran filmin fantasy yönünü çok sevdim. Bana göre tek eksisi ise finali. Çok daha ilginç bir şey bekliyordum ama olmadı. 


Highlander her şeye rağmen standart üstü bir film, standart üstü bir seri.

* Casting, Acting : 7
* Script : 8
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 7


                              7.0



Liar Liar

Genre : Comedy
Director : Tom Shadyac
Year : 1997

Jim Carrey dışında bu filmde kim oynasa bu kadar başarı yakalayamazdı. Film boyunca kahkaha alabilmek için yapmadığı şey kalmadı. Bilindik Jim Carrey mimiklerinin de doruklarına çıktı.

Doğum günü dileğinde, yanında olmayan ve sürekli yalan söyleyen babasının bir gün boyunca hiç yalan söyleyememesini dilemesi eğlenceli olsa da 5 yaşında bir çocuğun ''yalnızca bir gün'' olarak belirtip bir dilek tutması da senaristlerin zorlamasından başka bir şey değil. Hiçbir 5 yaşında çocuk babam sadece bir gün yalan söylemesin diye dilek tutmaz. Babam hep yanımda olsun der. Babam bir daha yalan söylemesin der.

İyi baba ve kötü anne örneğini gördüğümüz mahkeme sahnesinde Fletcher'ın iyice olayı kavraması sağlanırken gene bu sahne izleyici olarak beni de etkiledi.

Yalan söylemek ne kadar doğrudur pembe bile olsa...  Bu film bunu irdeliyor.

* Casting, Acting : 7
* Script : 5
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 6


                              6.2



A Hard Day's Night

Genre : Musical, Comedy
Director : Richard Lester
Year : 1964

Bırakın mükemmel bir film demeyi buna film demek bile mümkün değil.
Keşke kurgusal temalar içermeyen bir belgesel olsaymış. Hayatınızda yapacak hiçbir şeyiniz olmasa bile izlememiniz gereken bir zımbırtı.

Grubun 4 üyesinin 36 saatini konu eden projede bolca the Beatles şarkısı dinlemek mümkün. Bunun dışında hiçbir şey yok. Recep İvedik serisi ne kadar sanatsal ise bu film de o kadar sanatsal. Ancak biri musical ve Beatles tag'leri içerirken diğeri Şahan Gökbakar ve comedy tag'leri içerdiği için olsa gerek A Hard Day's Night unutulmaz bir şaheser olarak yorumlanıyor. İşin komik tarafı ufak bir yüzde de olsa The Beatles fan'ları arasında bile bu filmden nefret edenler var. Bir de The Beatles'ın hayatımda herhangi bir yeri ve değeri yok diye düşünen benim gibi kişiler için nasıl bir kabir azabıydı bu film kelimelerle anlatamıyorum bile.

Antipatiklikten ölen ve yalnızca 1-2 şarkısı güzel (idare eder) olan grubun kendilerini komik ve zeki sanmaları gerçekten trajikomik. Bunlar için ölen eli ayağı düzgün insanları görmek daha da ilginç.

Bu korkunç derecede anlamsız filmde bir kere bile gülemedim. Filmin en güzel özelliği dandik şarkılar esnasında fastforward sayesinde hayatınızdan çalınan dakikaları geri kazanabiliyorsunuz.

Sinema tarihinin en overrated filmlerinden bir tanesi.

* Casting, Acting : 2
* Script : 3
* Directing, Aura : 3
* Ease of Viewing : 1
* Naked Eye : 2


                                  2.2


A Nightmare on Elm Street

Genre : Horror, Thriller
Director : Samuel Bayer
Year : 2010

Emo'larla takılan sarışın hatunların olduğu bir dünya Elm Sokağı yerine ancak Susam Sokağı olabilir. Ne kadar saçma bir cast bu böyle. Franchise'ın yeni Freddy'si dahil herkesi çöpe atabiliriz. 20 yıl sonra tekrar pörtletmeye çalıştıkları Nightmare on Elm Street serisinin umarım ilk ve son tekrarı olur. Bu işkence Sequel'un da remake'i gelmeden son bulur. Çocukluğumun korku serilerinden biri olduğu için kendimi izlemek zorunda gibi hissediyorum. Bu durumda da ne kadar verirlerse o kadar yemeye devam edeceğim ve bu kaliteyle devam ederlerse Nightmare on Elm Street yüzünden obez olacağıma eminim.
 

Başrollerin, top patlasa bile uyanmayan yan rollerin yanında  bir su damlasında bile uyanmaları akla yatmıyor. Bundan A Nightmare on Elm Street'te başrol olmak istiyorsan uykun hafif olmalı sonucunu çıkarabiliriz.

Bozuk saat Wes Craven'ın sinemada yaptığı nadir doğrulardan biri olan A Nightmare on Elm Street'in orijinalini ve rüyalarımdan çıkmayan Robert Englund'u çok özledim.

* Casting, Acting : 3
* Script : 4
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 4


                                4.2



Quills

Genre : Biography, Drama
Director : Philip Kaufman
Year : 2000

Geoffrey Rush, Kate Winslet, Joaquin Phoenix ve Michael Caine gibi bir kadroyla karşılaşınca heyecanlanmamak mümkün değil. Bir de konumuz Marquis De Sade olunca heyecanım daha da arttı.

Hikayemiz bir madhouse'da geçiyor. Yani başlangıç noktası Marquis De Sade'ın kapalı tutulduğu dönem. Bu bir biyografi olsa da gerçekle uyuşmayan birçok kurgulanmış öge de mevcut. Beklediğim torture karelerini bulamadım. Fazlasıyla yumuşak işlenmiş bir hikaye. Film boyunca aslında her insanın içinde iyiliğin-kötülüğün ve hatta sadizmin bulunduğu gözümüze sokulmuş. Bu filmi yaratan kişiler çok usta bir şekilde Marquis De Sade propagandası yapıyor. Fark ettirmeden, sanatsal yapıyı bozmadan. Bu filmin, Marquis De Sade'ın düşündüğü her şeyin doğru olduğunu ve onun hakkının yendiğini düşünenler tarafından yapıldığına eminim. Bu durum da beni provoke ediyor. Filmin içinde film, hayatın içinde hayat gibi. Keşke herkes inandığı doğruları Marquis De Sade gibi açık yüreklilikle dile getirebilse. Keşke herkes inandığı doğruları oyunun ve senaryonun yazarı Doug Wright gibi zekice kaleme alabilse.

Doug Wright filmin sonundaki değişim hariç her şeyi kusursuz bir şekilde işlemiş. Keşke film dışkı ve haç sahnesiyle son bulsaydı. Dikkat çekici filmler çıkaran yönetmen Philip Kaufman biraz cast'ın, biraz öykünün ve biraz da sanat yönetmenin gölgesinde kalmış. Uzun süredir sanat yönetmeni bu kadar iyi olup da görüntü yönetmenin bu kadar kötü olduğu bir film görmemiştim.

Quills sarsıcı bir film. Quills insana düşünmeyi, okumayı, yazmayı aşılayacak bir film. Quills yaratma ilhamını verebilecek bir film. Kısaca Quills sizi tetikleyebilecek bir film.

* Casting, Acting : 9
* Script : 8
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 10
* Naked Eye : 9


                                 8.6


 

Life of Pi

Genre : Adventure, Drama
Director : Ang Lee
Year : 2012

Ang Lee, sinemada 2 saati aşkın süre boyunca nasıl iyi bir yönetmen olunuru gösterdi. Filmi Life of Pi ise iyi bir film nasıl olmalının güzel bir örneği. Aslında bu da bir edebiyat uyarlaması ama bu filmi çocuklara yönelik yapmadan bu kadar görkemli efektlerle çekebilmek hiç de kolay olmasa gerek. 3d olan bengal tiger'ımız yalnızca 2-3 sahnede gerçek olmadığı izlenimi vermiş onlarda da koşma, atlama mevcut. Çok hareket etmediği geri kalan sürede ise gerçek olup olmadığını anlamak pek mümkün değil.

Hikaye tıpkı posterlerde karşımıza çıktığı gibi gelişiyor. Biraz Buried, biraz 127 Hours tatları aldım. Bunların yanında geçen sene sinemalarda boy gösteren iki aslan belgeselindeki duyguları da verebilmesi asıl takdire şayan durum. Çaresizlik hissini verebilen çok fazla mahsur kalma filmi mevcut. Gerek köpek balıklarıyla-timsahlarla, gerek bir kutunun-tabutun içinde, gerek çölde ya da okyanusta ancak Life of Pi'ın en büyük artısı drama yönü. Dikkat edin de 3d gözlüklerinizin arasından gözyaşı süzülmesin.

Life of Pi tam 11 dalda Oscar adayı olmayı başardı. Bu film mutlaka görülmesi gereken filmlerin tepesinde yer alıyor. Hatta 3-4 kere bile izlenebilir.

Son sözüm filmin son 10 dakikasına. O akıl karıştırıcı son dakikalarında ufak bir şipşak ile storytelling nasıl olur bunu bize gösterdi. Ve baştan sona destansı anlatımıyla muhteşem yönetmenliğin buluşmasından bir sinema klasiği dünyaya gözlerini açtı. Hoşgeldin Life of Pi.

* Casting, Acting : 7.5
* Script : 8.5
* Directing, Aura : 10
* Ease of Viewing : 9
* Naked Eye : 9


                                  8.8



Electric Dreams

Genre : Comedy, Drama, Music
Director : Steve Barron
Year : 1984

Giorgio Moroder imzası taşıyan müzikleriyle dikkat çeken bu ilginç film bilgisayarın hayatımıza girişi ve 80'lere ışık tutuyor. O dönemleri yaşayan biri olarak filmi nerdeyse 30 yıl sonra izlemiş olsam da keyif aldığımı belirteyim.

Dune'da aldığı kısa role rağmen güzelliğiyle akıllarda kalan Virginia Madsen bu sefer gözüme pek güzel gözükmedi. Ayrıca rol arkadaşıyla aralarındaki kimyayı da beğenmedim.

Bilgisayar çağının başları, yapay zeka ve bolca müzik içeren Electric Dreams'i izlediğim için kendimi şanslı hissediyorum.

* Casting, Acting : 5
* Script : 7
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 8
* Naked Eye : 7


                                 6.8



Talladega Nights: The Ballad of Ricky Bobby

Genre : Comedy, Sport, Action
Director : Adam McKay
Year : 2006

Will Ferrell-John Reilly ikilisini son dönemdeki en uyumlu komedi birleşmesi olarak görüyorum. Bu adamları görmem bile mutlu olmam için yeterli. Bu filmde sürpriz olarak kadroda Sacha Baron Cohen de yer almış. Yani nam-ı diğer Borat. Böyle bir trio'dan kötü bir film çıkma ihtimali zor derken yönetmen koltuğunda Adam McKay'in oturduğunu öğreniyorum. Evet, daha güzel olamazdı derken filmi de Will Ferrell'la birlikte yazdıklarını öğreniyorum. Bu kadar güzel bileşen bir araya gelmişken ağzımda sular aka aka ekran karşısına oturuyorum. Konusu araba yarışları, NASCAR. Biraz uyduruk bir konu ama moral bozmaya gerek yok.

McKay'in tarzı fazlasıyla absürt. Yaptıkları ölümsüz eserler olmayacak elbette ama bu kadar alaycı olması beni etkiliyor. Şu meşhur filmlerle dalga geçen kimilerine göre muhteşem filmler var ya aslında son derece kıytırık olan, McKay'in filmlerinde de en az onlar kadar bombardıman şeklinde gariplik mevcut.

Leslie Bibb A cup göğüsleriyle bu cast'a uygun olmamış. Tabii amaç sarcasm içinde sarcasm değilse.

* Casting, Acting : 7
* Script : 6
* Directing, Aura : 6
* Ease of Viewing : 7
* Naked Eye : 6



                                  6.4


Dune

Genre : Adventure, Fantasy, Action
Director : David Lynch
Year : 1984

Frank Herbert'ın Dune'u beyaz perdede. Kimi okurlara göre Lord of the Rings kadar iyi olan bu fantastik eser 84 yılında David Lynch tarafından sinemayla buluşturuldu.

3 saat boyunca şiirsel bir fantasy izledim. Daha önce hiçbir şeyini bilmediğim Dune beni yorsa da filmin ilk kısmı şöyleyken böyle oldu, şöyle olursa böyle olur şeklinde her şeyi açıklıyor. Görsel efektler zamanına göre fazla iyiydi. Film boyunca yapılan şu narrator'lık tarzı beyinsel konuşmalara bayıldım. En büyük eksisi Sting olan film çok etkileyici replikler de içeriyor.

Tıpkı Friedkin'in Bug'ı gibi bu filmi de sevmek ve sevmemek arasında kalıyorum ama mutlaka görülmeli.

* Casting, Acting : 7
* Script : 9
* Directing, Aura : 8
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 8


                                 7.6



The Apparition

Genre : Horror, Thriller
Director : Todd Lincoln
Year : 2012

Todd Lincoln, bu ilk uzun metraj denemesinde klişe olan her şeyi kullanıp 70 dakika içinde ekranımızdan ayrılıyor. 2 yaşında bir çocuk bile şu şekilde bir senaryo yazabilir. Hiçbir sürprize yer verilmemiş. Vay anasını dediğim hiçbir detay yok. ''Lanetli olan ev değil, sizsiniz!'' de son dönem korkularında sıkça kullanılan bir line.

Filmde kullanılan efektler, filtreler, bazı çekimler ve editing fena değildi. Bu da kısa süren bu filmin kısacık bir kısmı. Gerisini toptan çöpe atabilirsiniz.

İzlerken sizi pek sıkmasa da bittiğinde ''Bu da neydi böyle?'' diyeceğiniz bir korku.

* Casting, Acting : 3
* Script : 2
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 3


                                3.8



Anchorman: The Legend Of Ron Burgundy

Genre : Comedy
Director : Adam McKay
Year : 2004

Adam McKay'in ilk denemesi olan Anchorman'de gerek filmi yaratanlardan biri olarak kamera arkasında, gerek filmin her sahnesinde yer alarak kamera önünde bolca Will Ferrell imzası görüyoruz. Bu kadar ünlü ismi aynı film içerisinde uzun süredir görmemiştim. Kısa süreli roller de olsa gittikçe şaşıracağınız bir cast'a dönüşüyor.

Bu filmde McKay-Ferrell absürtlüğü alıştığımız seviyede değil, oldukça az miktarda. Bakmayın siz IMDb puanlarına; Anchorman'e oranla, Step Brothers ve Talladega Nights her açıdan daha akıllıca.

* Casting, Acting : 6
* Script : 5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 7


                                   5.8



Kutsal Damacana

Genre : Comedy, Horror
Director : Kamil Aydın, Ahmet Yılmaz
Year : 2007

Hikayenin içi boş. Onu geçtim ama diyaloglar kim tarafından yazılmış ise bir daha senaryo işlerini bulaşmamasında yarar var. Bir de korkuyla dalga geçmekse amaç anlamsız ötesi 2 aşk hikayesini neden koyarsınız işin içine. Bir anda nasıl bu hale gelir Eyşan Özhim papaza karşı akıl sır ermiyor.         

          
Eyşan, beyaz ten-siyah saç ikilemesi ve yerinde boyu posuyla ben kadınım diye bağırsa da oyunculuğu konusunda aynı şeyleri düşünmek mümkün değil. En büyük sorun olarak diksiyonu göze çarpıyor. Şafak her zaman izlediğimiz Şafak Sezer. Dizilerdeki tiplemelerinin yanına sinemada bir de bol küfür ekliyor. Gülmedim değil, elbette bazı yerlerde beni de güldürmeyi başardı.

Başında çok başa zaman harcayan film 3-5 dakikada 2 aşkı doğurup saçma bir şekilde son buluyor.
 

* Casting, Acting : 3
* Script : 2
* Directing, Aura : 3
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 4


                                  3.4


Kolpaçino

Genre : Comedy, Action
Director : Atıl İnaç
Year : 2009

Biraz gerçek dışı da olsa fena bir film değildi Kolpaçino. Aydebir Akbaş'ın ve spacecake yiyen adamın sahneleri komikti. Şafak Sezer'i TV'de ve sinemada bu kadar görmekse beni gerçekten yormaya başladı.

İkincinin daha güzel olduğuna inandığım Kolpaçino bolca silah patlaması ve ceset içeriyor.

* Casting, Acting : 5
* Script : 5
* Directing, Aura : 4
* Ease of Viewing : 6
* Naked Eye : 5


                                 5.0


Eden Lake

Genre : Horror, Thriller
Director : James Watkins
Year : 2008

My Little Eye'ın yazarı James Watkins'i kendi filminde, kovalamacası bol bir korkuda değerlendirme fırsatı buluyoruz. Çok fazla klişe içerse de yaratılan atmosfer fena değil. Bazı beklediğim olaylar da gerçekleşseydi daha güzel bir ziyafete dönüşebilirdi ancak olmadı.

Son dönemdeki The Woman'ın geçmişlerdeki The Last House on the Left ve Day of the Woman gibi korkularıyla harmanlanmış hali Eden Lake. Vermeye çalıştığı hisler aynı. Çaresizlik ve kapana kısılma hissi. Ancak o filmlerde yer alan ama bunda yer almayan önemli bir konu yüzünden bu filmi pek beğenme şansım bulunmuyor.

Pek fazla yenilik sunmayan, korku filmi kültürleri zayıf kişilerin fazlaca beğenebileceği ancak beni etkileyemeyen bir film. Başroldeki kızımızsa beni etkilemeyi başardı. O da ayrı bir detay.

* Casting, Acting : 6
* Script : 5
* Directing, Aura : 5
* Ease of Viewing : 5
* Naked Eye : 6


                                 5.4