X - Modern Times

Genre : Comedy, Drama
Director : Charles Chaplin
Year : 1936

Charlie Chaplin ismi sinemanın komedi genre’sının doğduğu yıllardan günümüze kadar geldi. Bu önemli isim, o dönemin teknolojisi ve kültürüne rağmen 80-90 yıl sonra bile izleyiciyi güldürmeyi hala başarabiliyor. Bu filmi de yapan, yöneten ve oynayan kendisi. Ancak film boyunca “Müzikler ne kadar da güzel!” diyen ‘’güzel müzik sever’’ sinefillere enteresan gelebilecek bir detay daha var. Bahsettiğim bu güzel film müzikleri de Charlie Chaplin imzası taşıyor.

20 parmağında 20 marifet olan komik İngiliz’in son dönem sinemasının en iyi filmlerinden biri The Great Dictator ile beraber Modern Times olmalı. İkisinde de eleştirel bir anlatım hakim. Ve tabii ikisinde de o dönem dünyada yaşanan gelişmeler büyük rol oynuyor. The Great Dictator’da Adolf Hitler’i pişiren Chaplin, bu filmde de  Büyük Buhran (1929) sonrası zaten pişmiş halkı ısıtıp, masamıza servis ediyor.

Modern Times Fordizm’i anlatıyor. Modern Times 2. Sanayi Devrimi’ni anlatıyor. Modern Times sendikalaşma ve halkla ilişkilerin en önemli temellerinin atıldığı yılları anlatıyor. Ve fark edilmesi zor olsa da dolaylı yollardan sosyal sorumluluğun doğuş nedenlerini anlatıyor.

O dönem üretim anlayışının zirve yaptığı bir dönemdi. Bırakın şirket çalışanlarını; ne ürünün ne de müşterilerinin kıymeti vardı. ‘’Ne üretirsem satarım.’’ yıllarından kesitler veren film, kapalı kapılar ardında işçileri sömürmeyi başarıya giden birincil yol olarak gören patronları ön plana çıkartıyor. İşbu patronlar bu durumdan ötürü dış dünyaya şirin gözükebilmek için sosyal sorumluluğu yarattı. Daha sonra bahsettiğim sendikalaşma ve sosyal sorumluluğun iç paydaşlarda da son derece önemli olduğu kavranıp; daha saydam, daha adil bir yönetim şekli izlenmeye başlandı. Gittikçe konu dışına taşacak olsam da halkın ekmek bile bulmakta zorluk çektiği bu dönemden ülkeyi kurtaran görüş  “Madem halk alamıyor o halde devlet alsın.” idi. Bu sayede ekonomi tekrar ayağa kaldırıldı.



Şimdi bir PR öğrencisi olarak değil de bir sinemacı olarak Modern Times review’uma devam edeceğim.


Yönetmen koltuğundaki Chaplin hiç detay çekimi kullanmayan ve işlerini minumum planda bitirmeyi seven birisi. Bunun nedeni o dönemki sinema anlayışı. Dünya Sineması kameranın hiç hareket bile etmediği filmlerden yeni yeni kurtuluyordu. Yaptığı iki şey oldukça dikkatimi çekti. Ne zaman sokakta bir sahne olsa genel plan olarak alınıyor ve arkada dev bir konteyner gemisi gözüme çarpıyordu. Eminim bunu bilinçli olarak eklemiştir. ‘’İşte bu kadar çıldırmış durumda dünya! 3-5 kişiden beklenen 1 gün içinde bu dev gemileri boşaltması ve ürünleri hazır hale getirmesi. Çünkü daha sırada çok var. Daha satılacak çok mal var!’’ alt mesajını aldım. Bir diğer hoşuma giden sahne ise karın guruldama sahnesiydi. Sinemada konuşmadan anlatmak en güzel yöntemdir. Bu sahnede kullanılan köpeğin öyle güzel bir rolü var ki aslında. Ancak yerinde olsaydım her guruldamada ikiliyi birlikte alırdım. Ses hangisinden geliyorsa köpeği ona doğru havlatırdım. Kesip teker teker alması az da olsa izleyiciyi aptal yerine koymakla eşdeğer. Daha basit bir şekilde anlatacak olursam:
Bakın karnı guruldayan ‘’bu’’yu kamerasıyla değil yalnızca köpekle de anlatabilirmiş. Tabii bunu her yönetmenin de düşünebilmesi mümkün değil.

Film boyunca Chaplin dış dünyaya o kadar alışamıyor ki grev günlerinde hapiste kalmayı yeğliyor. Bu aslında robotlaşan bir beynin düşüncesi olabilir. Tıpkı başlardaki otomatiğe bağlamış vidalama hareketleri gibi. Artık mutlu olmak, düşünmek ya da yaratmak gibi kavramlar silinmiş. Yalnızca iş gücü var. İşçiler, işsizler ve kodamanlardan oluşan bir dünya. O kadar eşitsizlik ortamı oluşmuş ki Chaplin ilk hapis deneyimini arabadan düşen bayrağı eline alarak yaşıyor. Çünkü bayrağın rengi kırmızı. Ve ne yazık ki Şarlo kardeş kırmızı komik bir şekilde yaratıcılığın rengidir diyen Hürriyet’in düzenlediği Kırmızı Ödülleri’nin değil komünizmin rengini ifade ediyor. Belki de komünizmle ilgili en iyi sözü Brezilyalı Helder Camara söylemiştir. Demiştir ki  "When I give food to the poor, they call me a saint. When I ask why they are poor, they call me a communist." bu saçma dünyada fazla ses çıkarmak ve fazla ön planda olmak her daim demir parmaklıklar arkasında ya da sınır dışı edilmekle biter. Zaten Chaplin daha sonra uzun yıllar Amerika’ya girememiş ve Great Dictator ile beraber iyice komünist olarak yaftalanmıştır.

Filmin belki de zirve yaptığı sekans ise tavernada gerçekleşti. Rugby’cilere yaptığı touchdown, ördeğin ve şarkı sözlerinin kaybolması, şarkı öncesi yaptığı uyumlu dans ve tabii ne dediğini anlamasak da vücut dilini muhteşem kullandığı şarkı sahneleri hep bu sekansta yer aldı.

Chaplin, büyük çoğunluğunda çile çektiği filmin geriye kalan o minicik kısmında ise şipşak aşık olmayı başardı. Komedi filmlerinin en sevmediğim özelliğidir. Erkek başrol varken ‘’zorlama’’ bir aşk yaratıp anlamsızca mutlu bir çift yaratılmaya çalışılması. Kaldı ki bu, mutsuz çiftlerin yaşayabilecekleri senaryo çatışmalarından daha çok beslenebilecek bir genre. Yani gün olur da komedi sektörüne atılırsanız mutlu çift yerine anlaşamayan bir çifti tercih edin. O daha çok tutar, tutuyor ve tutacak. Bana pek de mantıklı gelmeyen bu ışık hızı aşıklarının sergilediği en güzel tablo mutlu aile miti oldu. Kapıyı çalan bir adam, yemek hazırlayan bir kadın, somun ekmeği de olsa ortaya konan bir yemek ve eski de olsa yemek yerken okunabilen bir gazete. Şu anda biraz seksist gelebilecek olsa da o dönemki kültüre göre mutlu aile tablosu buydu.

Filmin kapanışı ise muhteşem bir sembolizm örneğiydi. Kafamdaki 8’den gönlümdeki 9’a çıkardı puanını. İzyeyenlerin %99.9’una göre boş bir final ya da yalnızca mutlu bir son gibi gözükse de tüm filmin özeti finalinde gizliydi. Dağlara ve medeniyetten uzağa doğru giden çift aslında ne kanundan kaçıyordu ne de yalnız kalmaktı niyetleri. Kaçtıkları şey Modern Zamanlar idi. Uçsuz bucaksız yollar, sayıları onları aşan tepeler ve ölmeyelim yaşayalım diyen bir adam… Yaşayalım ancak diğer tarafta; burdan, ‘’bu’’ dünyadan çok ama çok uzakta.


* Casting, Acting : 8.5
* Script : 8
* Directing, Aura : 6.5
* Ease of Viewing : 7.5
* Naked Eye : 9

                                                       7.9