Ett Hål I Mitt Hjärta (A Hole in My Heart)

Genre : Drama
Director : Lukas Moodysson
Year : 2004

Oysaki filmin ilk 30 saniyesi ne kadar normal başlamıştı öyle değil mi sevgili okurum? Bundan önceki 3 filmi arasında en herkese hitap eden filminin 14 yaşındaki lezbiyen çocuğun hayatını konu ettiğini düşünürsek zaten bazı şeylerin bilincinde olarak ekran karşısına oturduğumuzu varsayıyorum. Her 2 yılda bir dozajı biraz daha artıran ve artık kemikleşen bir kitleye sahip olan Moodysson, buna rağmen bu filmle beraber çoğu eleştirmen tarafından yerin dibine sokuldu. Film neredeyse hiçbir ülkede festivaller dışında vizyona giremedi. Tüm sinema sitelerinde yoğun bir şekilde hate aldı, filmi izleyenler tarafından kullanılan puanlar hep 0 ve 1 oldu. A Hole in My Heart'ın Meta skoru 32, IMDB'deki ortalaması ise 45. IMDB kitlesi bu tür filmlerden ne anlar diyebilirsiniz, evet ben de öyle demiştim. Ama bu film, sanata çok daha duyarlı olan Rotten'deki yazarlara göre bile çürük bir %40 alabildi. Hatta benimle ortak zevklere sahip sinefillerden yola çıkan Criticker bile benim muhtemelen bu filme 35 vereceğimi düşünüyor. Peki bu mide bulandıran film bu kadar eleştiriyi hak ediyor mu? Bu biraz sizin algınıza, biraz evrensel algılara bağlı. Bu konuya yazının sonunda tekrar döneceğiz.

Moodysson 4. filmi A Hole in My Heart'ta hayatta pek de mutlu olamamış 4 sorunlu kişiyi aynı çatı altında topluyor. 30 m2'lik bir evde insanlarla ilişki kurmakta güçlük çeken bir genç, gencin babası, babasının arkadaşı ve bir fahişe 90 dakikalık bir performans sergiliyorlar. Kadının yemek almak için dışarı çıkması dışında filmin tamamı bu kadroyla, bu mekanda geçiyor. 


Film boyunca geçmişlerini ve geleceklerini sorgularken anlatımın ve cut'ların garipliği nedeniyle işin içinden kolayca ''deneysel'' denip çıkılabilir ancak durum pek de böyle değil. Birçok deneysel film izledim ve deneysel filmleri (buna La Vie Nouvelle de dahil) çok sevdiğim söylenemez. Bu filme deneysel demek yerine herhangi bir yerde hiç bahsedilmemesine rağmen filmin anlatımında edebiyatta daha çok karşılaştığımız bir teknik kullanılmış, bilinç akışı. A Hole in My Heart'ta izlediğimiz ya da izleyeceğiniz birçok şey bilinç akışı yöntemiyle bizlere sunulmuş. Olmasını düşündüğün ve belki olmasını istediğin ancak gerçekte olmayan olayları hızlı bir kurguyla gerçekle birleştirip bize sunan Moodysson, böylelikle film dilini kolay olmayan ve zihinsel bir boyuta taşımış. Benim film boyunca merak ettiğim ve kendisine sormak istediğim tek soru, bu filmde hiç öylesine çektiği bir sahne ya da yazdığı bir line var mıydı yok muydu?

A Hole in My Heart'ı kesinlikle tok karnına izlememenizi önererek başta bahsettiğim algı kalıplarına ve iğrençlik konusuna geri dönmek istiyorum. Bu filmi iğrenç olarak nitelerken ve hatta belki filmi bile bitirmeden en düşük puanı verirken mutlu olmanın ve gülmenin iyi, üzülmenin ve ağlamanın kötü olarak algılandığı bir dünyada yaşadığınızın farkında mısınız? Bu duruma rağmen neden drama'lar sevilerek izleniyor? Üzülmek de iğrenmek gibi olumsuz algı yaratan bir kelime, bir his değil mi? Bu açıklamadan yola çıkarsak filmle ilgili ilk ayrılış kimilerine göre mide bulandırıcı, azınlıkta olan kesime göre ise hiçbir şekilde mide bulandırıcı değil. Mide bulandırıcı olduğunu düşünenler (ki ben de bu 2. aşamadaki ayrımda yer alıyorum) mide bulandırıcı olan bir filmin kötü bir film olduğu kanısına varmayabilir. Başarılı görmediğimiz bir film ile mide bulandırıcı bir film arasında değer olarak herhangi bir benzerlik bana göre yok. Yani bir film hem mide bulandırıcı hem de başarılı olabilir.
Spasojevic'in Srpski Film'i buna iyi bir örnek. Aynı zamanda bir film hem mide bulandırıcı hem de başarısız olabilir. Buna da bana göre dayanılması çok daha güç filmler olmasına rağmen dayanılması en güç filmler listelerinde hep üst sıralarda yer alan August Underground Mordum'u örnek verebiliriz. Özetle midenizin A Hole in My Heart'ı kabul etmesi pek kolay olmayacak ama yalnızca mideniz yeteri kadar dayanıklı değil diye bu adamın bu filmle anlatmak istediklerini görmezden gelip ya da görmeyip filmi dikkat çekmek için yapılmış bir zırva, bir sapıklık olarak görme hatasına düşmeyin. Bu kadar savunmama rağmen filmi beğendim mi? Hayır, son derece vasat bir film ve hatta belki de Moodysson'ın en kötü filmi. Ancak böyle olması bu filmin 0/5, 1/10 ya da 35/100 olması gerekliliği sonucunu çıkarmaz.

Yasaklamalar yüzünden gişelerden yeterli kazancı sağlayamaması konusunda prodüktörlerin pek dertli olduğunu düşünmüyorum. Zaten filmin tüm maliyeti yenilen pizza ve sosisli olmalı. Ayrıca İskandinavya'daki tüm iyi filmlerde imzası olduğunu fark etmeye başladığım Memfis Film, Moodysson'ın tüm filmlerinde olduğu gibi bu filmin açılışında da karşımıza çıkıyor.
 

Yaşadıkları da iğrenç, hissettikleri de demek yerine yaşadıklarından dolayı hissettikleri iğrenç olan karakterleriyle, porno filmleri ve erkeklerin kadın bedeni üzerindeki zihinsel doyumlarını eleştiren bir film.

* Casting, Acting : 6
* Script : 6.5
* Directing, Aura : 7
* Ease of Viewing : 5.5
* Naked Eye : 6.5


                           6.3